Gönderi

520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
70 günde okudu
Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi
26 Mayıs 1975 Pazartesi günü, saat üçe çeyrek kala civarında bir an, sanki bizim suçtan, günahtan, cezadan ve pişmanlıktan kurtulduğumuz gibi, dünyada yerçekimi ve zamanın kurallarından kurtulmuş gibiydi. Kemal’in olaylı, hüzünlü, pişmanlık dolu, obsesif ve mutlu hayatının en mutlu anı. Ama herkes gibi Kemal’in de o an bunu anlaması mümkün değildi. Ama ne olursa olsun bana, bize mutlu bir hayat yaşadığını bilmemi, bilmemizi istemişti. Kitabın gerçek olma ihtimali ise beni daha da üzüyor ama zamanla buna alışacağım galiba. Zaman kitapta Aristo’ya karşı çıkıyordu Kemal. Zaman onun için de düz bir çizgiden ibaret değildi belki eşyalardı onun için kitapta da bahsettiği gibi. Bence zaman ne düz bir çizgi ne de tek tek eşyaların hatırlattığı yoğun anılarla yaşamak, zaman insanlarla kurduğumuz etkileşimden ibaret. Füsun’u tanıyana kadar olan o halkımızca normal zengin yaşamı, Füsun ile birlikte yepyeni bir güne doğacak güneşin kızıllığı kadar güzel yeni bir hayata açacaktı ama unutmayın her sabahın soğuk bir gecesi vardır. Aşkın biz evrenin karıncalarına neler yaptığını, neler yaptıracağını anlamak ve kestirmek çokta mümkün değil. Çünkü bu aşk kitaptaki gibi Kemal’in rasyonel düşünmesinin önüne adeta 56 Chevrolet’i çekmişti ve düşüncelerini sadece koskoca Füsun ve ona daha yakın olmak için elimden gelen her şeyi yapmalıyım olarak algılıyordu ne yazıkki bunu sadece koca çınar ağacı ortadan kaldırabilirdi. Ben Kemal’in ilk başlarda zengin ve hayatından mutlu olmayan mutlu olmamak için elinden geleni yapan biri olarak görmüştüm. Ama her ne kadar zengin bile olsanız gerçekten şu göğüs kafesinde saniyede ortalama 80 kez atan şey eğer huzursuz olursa düşüncelerimiz ve yaşantımızda huzursuz oluyor. Bunun bilimsel bir açıklaması var mı bilmiyorum ama bazen bir çift gülüş bazen sevdiklerimizin aramızda şehirler, dağlar, ülkeler olsa bile yanımızda hissettirmesi bazen Kemal’in o zaman Füsun’la yaptığı resme bakarken, her zaman mutlu olduğunu hatırlaması bazen Füsun’un Samsun cigarasını 4213te bir defa mutlu söndürmesi bu hastalığa huzursuzluğa iyi gelirdi. Kitabı okurken Kemal’le kurduğum bağ sayfalar geçtikçe daha da pekişti. Yaşadıkları şeyler normal şeyler değildi. Siz bu zamanda bir aşk uğruna sekiz, dokuz yıl nasıl beklersiniz hem de bazı zamanlar hiçbir haber alamıyorken. Kitaba karşı ilk başlarda çok ön yargılıydım çünkü başlarda daha öncede dediğim gibi Kemal’le bağ kurmakta zorlandım bunun nedeni toplumumuzca ve bireysel olarakta hissettiğimiz, hissettiğim ahlaksızlık. Ama bir insanı değerlendirirken sadece bir olaya bağlı kalamayız öyle değil mi? Buna zamanımızdaki linç kültürü yüzünden bana katılmayacaksınız belki ama öyle. Kemal’in 83 bölüm sonundaki gelişimi okuyucuya o kadar hissettiriliyor ki. En umutsuz anlarda bazen günleri şaşırması daha sonra karısı olacak kişiyle çocuklar gibi neşelenip aşıklar şehri Paris’e gitmek istemesi, okuyucuya bağlıyor karakteri. Dönemsel olarakta Orhan Pamuk kaleminin harikalar yarattığı ortada. 1970’lerden 2000’lerin başına kadar olan bu kitap ve yaşananlar dönemin atmosferini okuyucuya o kadar açık bir dille ve hiçbir endişe duymadan biz okurlara aktarıyor ki bana şunu hissettiriyor, küçükken büyüklerin önemli bir şeyler konuşurlarken çokta düşünmeden kurduğumuz cümlelerin anne ve babalarımız tarafından engellenmemesi gibi. Soğuk Savaş, Türkiye iç karışıklıkları, magazin, semtlerin insanları gruplandırması (Kemal’in baba evinden Keskinler’in evine doğru o kadar çok fark ve farklı insan var ki) 80 Askeri Darbesi, Meltem Gazozu ve Coca Cola arasındaki rekabet (Zaim’e göre) Bunlar bize yaşanan olaylarla harmanlanıp çok akıcı bir dilde yansıtılıyor. Kişilerin hayatımızdaki etkileşimi demiştim. Kitap karakterlerine bakalım Kemal’den bahsettim lakin bence bu romana Sibel ve Füsun’un gözünden bakmakta çok önemli. Çünkü kitap bize aşk, ikili ilişkiler hakkında gerçekten hayattan dersler veriyor ve biz sadece bunu Kemal’in gözünden görüyoruz. Peki Sibel ne yaşadı ya da Füsun? Yaşanan şeyler iki kadın içinde ağır şeyler. Hâlâ bu dönemde bile bir kadının kendi bekareti diğer insanları ilgilendiriyorken o dönemde çok ağır psikolojik iç savaşlar verdiklerini söyleyebilirim. Sibel her ne kadar istenmeyen kadın rolünde gözükse de bence Kemal için doğru olan kişiydi. Ama bazen bazı topraklarda bazı çiçekler açmaz. Sibel’in yaşadığı olaylar zengin kesim tarafından çok küçük düşürücü olmalı ve o dönem daha yeni yeni batılılaşmaya alışma zamanları olduğu için de çatışmaları çok berrak bir şekilde görüyoruz. Sibel’in sevdiği adam için çabaları, Kemal’in üzerindeki kara bulutları atma çabası, akşamları yalıda birlikte balıkçı ve oğlunu dinlemeleri, Sibel’in okumuş ama alışılmadık zengin tavırları Sibel’i Sibel yapan detaylar. Füsun... Küçük ama büyük hanımefendi... Kitabı okurken Füsun’a annelik çok yakışır diye düşünmüştüm, sevdiği adamla mutlu bir son. Ama daha 18 yaşında başlayan bu aşk zehirli yeşil bir elmadan ibaret değildi belkide o ve Kemal için tekrar dünyaya gelseler tekrar Merhamet Apartmanı’nında buluşmak onların yeryüzündeki cenneti olurdu. Füsun o kadar olay yaşamasına rağmen yeri geldiğinde üzülen yıkılan ama en sonunda güçlü bir genç kadındı. Genç yaşında yaşadığı güzellik yarışması, hayatına giren yanlış adamlar, üniversite sınavı, Pelür Bar, sinema işte Füsun. Toplumun bizler üzerinde o kadar çok baskısı var ki yaşantımız, duygularımız ve en önemlisi mutluluğumuzu alıyorlar bizden. Füsun bunun yürüyen örneği. Kitapta toplum o kadar gerçekçi işlenmiştiki düşününce 2024 yılında bile aynı şeyler misliyle devam ediyor. Burada aslında cinsiyetçilik konusu da var. Kemal kolay bir hayat yaşamadı onun üzerinde de baskı vardı ve bu baskıyı kendi içinde çok insani şekilde çözümlüyordu ama toplum kadınları lekelemek ve onları hiç olarak görmekten başka bir şey yapmadı, yapmıyor. Füsun yaşadığı ömrü iyi değerlendirmedi belki ama pekte karar verebileceği durum yoktu çünkü bazı şeyler onun kontrolünde gerçekleşmiyordu ve sonucunu o çekiyordu. Füsun benim için doğum gününde açılan ilk hediyenin heyecanı kadar masum, yere düşen çocuk kadar da yaralıydı. Son kez Kemal... Kemal duygularını kitapta o kadar hayatının içinde yaşıyordu ki bazılarımız bazı duygularımızı bastırmak isteriz ama Kemal aksine o anki duygusu ne ise daha çok tetikliyordu. Eşyalarla kurduğu bağ bana hastalıklı gibi gelsede o eşyalar olmasa Kemal olmazdı belki. Bu obsesiflik bana fazla geldi ve aşk gerçekten bu mu? Kemal takıntı sahibi mi yoksa kör kütük aşık mı hâlâ anlamlandıramıyorum. Kitap bana bütün duyguları yaşattı yeri geldi öfkelendim yeri geldi üzüldüm, sevindim. Kitabın bu kadar samimi hissettirmesine hayran kaldım. Bu analizde özet çok kısa olacak çünkü yazandan çok anlatılmak istenen şeyler benim için kıymetli yazı sadece bir araç ama duygular, bunlar gerçek olan. Kitap, İstanbul'un Cihangir semtinde bir müzenin küratörü olan Kemal'in hikayesini anlatır. Kemal, çocukluğundan itibaren ailesinin varlıklı iş dünyasından gelen bir üyesidir. Ancak, hayatı, eski sevgilisi Füsun ile olan tutkulu ilişkisiyle ve Füsun'un kayboluşuyla bambaşka bir yöne doğru evrilir. Kemal, Füsun'un ardında bıraktığı izleri toplamak ve onu bulmak için çıktığı yolculukta, geçmişiyle yüzleşir ve Türkiye'nin toplumsal, kültürel ve politik değişimleri arasında kaybolur. Kitap, Kemal'in geçmişiyle olan ilişkisini ve aşkın zamanla nasıl değiştiğini, kayboluş ve hatıralar arasındaki bağlantıyı derinlemesine inceler. Ayrıca, kitap, 1970'lerden 2000'lere kadar Türkiye'nin toplumsal ve kültürel değişimini, modernleşme sürecini ve bunun bireyler üzerindeki etkilerini de gözler önüne serer. "Masumiyet Müzesi", insan doğasının karmaşıklığını, geçmişle bugün arasındaki bağları ve aşkın yıkıcı gücünü sorgulayan derin bir eserdir. Son olarak kitap bana şunları hissettirdi. Hepimiz bu koskoca evrende birer yıldızız ve kimi ısıtıp kimi yakacağımızı bilemeyiz bazen bazı şeyler bizim elimizde değildir. Bazı insanların yörüngesinde döner dururuz sadece onlara zarar versek ya da umut olsak bile...
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,7bin okunma
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.