Gönderi

İstanbul Sözleşmesi tüm kadınları, adeta niyet okuyabilen ve niyet okurken yanılma ihtimali bulunmayan saf, iyi niyetli, hatasız ve kusursuz bir melek; tüm erkekleri ise her an, kadının psikolojisini yüksek kalitede tutmaktan sorumlu, potansiyel kötülük makinesi olarak görüyor. Böyle bir süreç, ahlaki/ruhi herhangi problemi bulunmayan bir kadın için, şiddetten koruma işlevi görebilir. Ancak kadın, ahlaken ve ruhen sağlığı yerinde olmayan, hırslı, intikamcı, menfaatçi, düzenbaz veya öfke, kıskançlık, kin gibi nedenlerle kontrolünü kaybetmiş biri ise ne olacak? Mesela 2016 yılında Şanlıurfa'da "kocam bana 1 senedir tecavüz ediyor, beni zorla hamile bıraktı." diyen bir kadının iddiaları savcı tarafından çelişkili, mesnetsiz, diğer aile fertlerinin anlattıkları ile uyumsuz bulunup davanın reddi istenmesine rağmen, "kadının beyanı esastır" denilerek kocaya 18 yıl hapis cezası verildi. Bu davada kadının ahlaken ve ruhen ne durumda olduğunu veya gerçekte hangi saikle hareket ettiğini bilmiyoruz ancak kocanın 18 yıl "tecavüzcü koğuşunda kalmak üzere ceza aldığını biliyoruz. Böyle bir uygulamanın erkeklere verilen; "kadının, her an psikolojisinin bozulması, kıskançlık, hırs ya da intikam duygusu ile seni, senelerce tecavüzcü koğuşuna atılabileceği bir birliktelikten uzak dur," mesajı olduğu kanaatindeyiz.
Sayfa 126Kitabı okudu
··
68 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.