Gönderi

Abdülaziz’in cülûsuyla teşkilat-ı cedîde ve ıslahat-ı vâsia fermanına tevfîkan bir kat daha teshîlât-ı adîde icra olunacağı ilânları mevzubahis ve tatbik olduğunda yine bizim Müslüman hoca kıyafetlilerinin din kitaplarından başka fen ve sanat kitaplarını okumak Avrupa usullerine uymak adeta habâset ve kâfirliğe tabi olmak demektir, demeleri ve din kitaplarını dahi iyi ve etraflı okuyup namaz, oruç, zekat, sadaka, hac ve ahiret vaad-i vaidinden başka bir şeye ehemmiyet vermemeleri heveskâr ve çalışkan İslam ahâliyi uyutarak Hıristiyanlığa bizim öğrettiğimiz dünya işlerinden nefret ettirmeye ve mana-yı hakikisinin gayri bir şekl-i memnu’ ve mezmûmda' kanaat ve atalete sevk eylemiş ve din kitaplarının üss-ül-esası olan Kur’ân-ı Kerimde apaçık yazılı olan “Ademe çalıştığından gayri yok” manasındaki ayeti çalışmak her kimseye farz ve vâcip ve kanaat ve tevekkül azimet ve işe mübâşeretten sonraki muvaffakiyete münhasır ve ancak bu manayı müstevcip² olduğuna dâir beyânat-ı icma’-i ümmeti nazara almamış ve aldırmamıştır.
Sayfa 10
·
43 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.