Gönderi

Bir zamanlar, der Hobbes, doğruyla yanlış yoktu ve insanlar "doğa durumunda yaşıyor, ister istemez herkesin herkese karşı savaşına katılıyordu; yaşam "yalnız, sefil, nahoş, hayvani ve kısaydı" (Leviathan, 1651). Bu insanların bazıları bir şekilde bir araya gelip bir sözleşme yaptılar ve toplumu meydana getirdiler; doğru ve yanlışın ilk ortaya çıkışıysa toplumla beraber mümkün oldu. Üstelik ortaya çıkan da insanın aklındaki doğru-yanlış kavram ve fikrinden ibaret olmayıp, doğruyla yanlışın ta kendisiydi. Sözleşmeden önce doğru ya da yanlış olan hiçbir şey yoktu. Olay, kötü veya iyi bir şey yaptıklarında insanların nasıl olup da iyi veya kötü oldukları hakkında en ufak bir fikre sahip olmamaları değildi. Bilakis, o anda ahlaki anlamda iyi ya da kötü olan hiçbir şey yoktu. Çünkü o anda insanlar, aslanlar ve kaplanlar gibi doğa durumunda bulunuyorlardı ve sahip olduğumuz sezgiler vahşi hayvanlar arasındaki ilişkilerle alakalı olarak ahlaki olgulardan bahsedilemeyeceği hususunda şüpheye yer bırakmıyordu.²⁷ İlk eşleyicilerin ortaya çıkışında olduğu gibi, davranış üreten yeni gerekçelerle beraber yeni bir yaşam tarzını da devreye sokan sözleşme bu durumu olduğu gibi değiştirdi.
Sayfa 84 - 85Kitabı okuyor
·
168 görüntüleme
Dede Korkutun Darwinci Torunu okurunun profil resmi
Ne var ki Hobbes'un böyleyken böyle hikâyesi tarihsel olarak yanlıştır; bu hikâye hiç kuşku yok ki bir aşırı basitleştirmeden ibarettir. Hobbes'un teorisi insanları yanlış yönlendirip, tam olarak tekâmül etmiş bilinç ve dilin toplumsallık öncesi ve toplumdışı bir doğa durumunda ortaya çıktığını savunur. Toplumsal düzenin, dilin, bilincin ve ahlakın ortaya çıkışı kesinlikle etkileşim halindeki bir dizi gelişmenin birbiri içine geçip yumaklanmasının bir sonucudur; öyle ki, Hobbes'un hikâyesi bunu açıklamakta yetersiz kalır. Ama Hobbescu hikâye düşünce için önemli bir hususu damıtıp kenara ayırır: sözel savunma, karşılıklı eleştiri ve tartışma yalnızca bu yaratıklar ve sahip oldukları gerekçeler arasında yeni bir ilişki (söz konusu gerekçeleri dikkate alma ilişkisi) kurulmasına izin vermekle kalmaz, üzerinde düşünülecek yeni gerekçelerin yaratılmasına da imkân tanır.
Dede Korkutun Darwinci Torunu okurunun profil resmi
27 Ama sahip olduğumuz sezgiler de muğlaklıktan uzak değildir. Eğer olsalardı, normalde aldıkları türden düzenli desteği almaz, sözgelimi hemen her vahşi yaşam belgeselinde ortalık kan gövdeyi götü rürken anlatıcının bu durumun doğa açısından normal olduğunu, aslanın yemesi gerektiğini hatırlatması gerekmezdi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.