Bir zamanlar, der Hobbes, doğruyla yanlış yoktu ve insanlar "doğa durumunda yaşıyor, ister istemez herkesin herkese karşı savaşına katılıyordu; yaşam "yalnız, sefil, nahoş, hayvani ve kısaydı" (Leviathan, 1651). Bu insanların bazıları bir şekilde bir araya gelip bir sözleşme yaptılar ve toplumu meydana getirdiler; doğru ve yanlışın ilk ortaya çıkışıysa toplumla beraber mümkün oldu. Üstelik ortaya çıkan da insanın aklındaki doğru-yanlış kavram ve fikrinden ibaret olmayıp, doğruyla yanlışın ta kendisiydi. Sözleşmeden önce doğru ya da yanlış olan hiçbir şey yoktu. Olay, kötü veya iyi bir şey yaptıklarında insanların nasıl olup da iyi veya kötü oldukları hakkında en ufak bir fikre sahip olmamaları değildi. Bilakis, o anda ahlaki anlamda iyi ya da kötü olan hiçbir şey yoktu. Çünkü o anda insanlar, aslanlar ve kaplanlar gibi doğa durumunda bulunuyorlardı ve sahip olduğumuz sezgiler vahşi hayvanlar arasındaki ilişkilerle alakalı olarak ahlaki olgulardan bahsedilemeyeceği hususunda şüpheye yer bırakmıyordu.²⁷ İlk eşleyicilerin ortaya çıkışında olduğu gibi, davranış üreten yeni gerekçelerle beraber yeni bir yaşam tarzını da devreye sokan sözleşme bu durumu olduğu gibi değiştirdi.