Gönderi

(Mehmet) Âkif kavmiyet cereyanından (yani etnik milliyetçilikten) hep endişeliydi, milleti Müslüman cemaati olarak tasavvur ediyordu. İstanbul’daki halifelik makamı ile Anadolu’daki meclisin temsil ettiği icma-i ümmet arasındaki ikiliği kaldırma emelinde olması da bununla uyumluydu. Hilafetin ilgası, laik inkılâplar ve etno-kültürel millet inşasının başlaması, onun, millî marşının yazarı olduğu (1921) Yeni Türkiye’den uzaklaşmasına yol açtı. Bilindiği gibi, 1926’da gittiği Mısır’dan on sene sonra anca ölmeye döndü, bu arada üstlendiği Kur’an’ı Türkçeleştirme görevini iade etmişti. Fiziken olduğu kadar manen de ortadan çekildi, sustu. Yasin Aktay (doğ. 1966), Âkif’in gittiği bu yolu, “bir iletişim biçimi olarak suskunluk” diye tanımlar.
Sayfa 417Kitabı okudu
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.