Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

479 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
TEHLİKELİ BİR OYUN MU BU OYNADIĞIMIZ?
(Bu yazı, kitaptan alıntılar içermektedir.) "Bütün hayatımı kelimeler uğruna harcadım, içi boş kelimeler uğruna. Kelimelerin gerçek anlamlarını bilmeden onlarla oynadım. Oyunları da kelimelerin içinde tutukladım."(Tehlikeli Oyunlar, s.448) “Tehlikeli Oyunlar”ı araya pek çok kitabı da sığdırarak ve uzun bir ara vererek tam 32 günde bitirmişim. Ben saymadım günleri de 1000 Kitap benim yerime sayıyor:) Kitabı bitirip alıntılarımı gözden geçirip bir şeyler yazmak istediğimde A4 boyutunda yaklaşık yedi sayfalık bir alıntı biriktiğini fark ettim. 1000 Kitap’a gelip alıntı eklemeye başlayınca fark ettiğim bir husus var: Bazı kitaplar öyle dolu ki elinizden gelse kitabın her sayfasından alıntı yapmak istiyorsunuz. Hatta bence bazı kitaplar öyküsünden çok cümleleri, dili ve üslubu için okunuyor. “Tehlikeli Oyunlar” da tıpkı Atay’ın diğer kitapları gibi –Bir Bilimadamının Romanı hariç- satır satır alıntılanabilecek dolulukta. "Peki bu kitap ne anlatıyor?" diye soracak olsak herhalde aşağı yukarı kitabı okuyan herkes “Hikmet Benol ismindeki bir adamın hayatından kesitler” cümlesinde hemfikir olacaktır. Kitapta Hikmet’in evliliğinden, karısı Sevgi’den, sevgilisi Bilge’den, komşularından, arkadaşlarından kısacası bir bireyin sıradan günlük yaşamından bahsediliyor. Peki Hikmet Benol mühim bir adam mıdır? Cevabımız kocaman bir “hayır” olacak. Peki Oğuz Atay nasıl oluyor da sıradan bir adamdan 476 sayfalık hacimli bir roman çıkartabiliyor? Üstelik bu roman hemen her satırıyla dolu dolu ve her satırıyla okunmaya değer olabiliyor? O da Oğuz Atay farkı diyebiliriz. Oğuz Atay’ın ironik dili kitabın her satırına sinmiş durumda. Zaman zaman kendine göndermeler yapıyor ki bence bu göndermelerden en güzeli şu satırlar: "Beni okumayı sakın ihmal etmeyin, bütün kitapçılarda bulunuyorum, bu herif de ne konuştu -deli midir nedir- böylesini de hiç görmemiştim şekerim adam bir türlü susmak bilmiyor demeyin arkamdan olur mu?"(s.319) "beni şimdiye kadar otuz yedinci sayfaya kadar okudular, sıkılıp ellerinden bıraktılar, o sayfam açık öylece kaldım, o sayfada sarardım..." (s.318) Oğuz Atay’ın sağlığında kıymetinin pek bilinmediğini, “Korkuyu Beklerken” hikaye kitabının sonunda “Ben burdayım sevgili okuyucu sen nerdesin?” cümlesiyle okuyucusuna seslendiğini düşündüğümüzde bu satırlar daha da anlam kazanıyor. Zira her yazar okunmak ister. Bu bağlamda Oktay Akbal’ın 1977 yılında yaptığı şu değerlendirmeler Oğuz Atay’ı anlamak için okur olarak üstümüze düşenleri de ifade ediyor: “Kolay okumalar, hızlı sevgiler, beğeniler, alışkanlıklardan koptuğumuz, kopabildiğimiz, rahat ve geniş zamanlarımızı güç bir kitabı çözmeye, sevmeye, ondan bir şeyler almaya, öğrenmeye ayırabildiğimiz bir gün Atay’ın romanlarını çok seveceğiz. Onlarla çağımız insanının, daha doğrusu büyük kentte yetişmiş kentsoylu bir aydının tüm duyarlığı, iç muhasebesi, kendi kendisiyle tartışması, kendini eleştirmesi, çok değişik bir güldürü havasıyla bizlere ulaştırması, sunması var…”(Cumhuriyet, 19 Aralık 1977) Kitaba inceleme yazmak için alıntılarımı gözden geçirdiğimde oyun kelimesinin hem benim alıntılarımda hem de kitabın genelinde bir leit motif şeklinde sıklıkla tekrar edildiğini fark ediyorum. İşte içinde oyun geçen alıntılardan birkaçı: "Yarın için senden iyi oyunlar yazmanı, yazdığın gibi, içinden geldiği gibi oynamanı bekliyoruz." (s.56) "Birlikte oynuyoruz. Bu arada anılarımla da oynamama izin verir misiniz albayım? Oyunlar yazmayacak mıydık albayım? Aklıma takılan anılardan kurtulmama yardım etmeyecek miydiniz?" (s.45) "Ben de bir zamanlar başını hatırlayıp sonunu unuttuğum, bazı cümlelerini aklımda tuttuğum bir ya da birkaç oyunda, küçük rolleri oldukça başarısız yorumlamıştım; seyircinin baskısı yüzünden, rolümü değil kendimi hissetmiştim." (s.60) "Oysa ben bütün cümlelerin baş tarafını kaçırdığımı çok iyi biliyordum; oyuna geliyordum." (s.62) Kimse rolünü ezberlememiş. Bu ne biçim tiyatro? (s.459) "Oyuna gelmemeliydim bana oyun oynanmamalıydı. Bütün gücümle uyanık kalmalıydım; başkalarının rüyalarını görmemeliydim(...)Oynadıkları oyunu hiç anlamıyorlardı. Yaşamak istiyorlardı; en çok buna kızıyordum. "(s.63) "Zaten biz her zaman alkışlarız. Beğensek de beğenmesek de, oyumuzu versek de, vermesek de, her şeyi oyun sandığımız için durmadan ellerimizi çırparız." (s.147) "Bu düzmece oyun sona ermeli. Kendi benliğimizi bulmalıyız. Yalvarıp yakarmaktan vazgeçmeliyiz. Rüyalarımızı gerçekleştirmeye çalışmamalıyız. Gerçekleri rüya yapmalıyız." "Her şeyi unutmayalım. Yağmurun dinmesini beklediğimizi unutmayalım. Hayatın bir oyun olduğunu unutmayalım. En büyük hazinemizin aklımız olduğunu unutmayalım. Aklımızı korursak bütün oyunları istediğimiz gibi oynayabileceğimizi unutmayalım." (s. 398) Alıntıları ve kitabın tamamını düşündüğümüzde Oğuz Atay’ın genelde aydın insanın yalnızlaşmasını, bireysel sorunlar içinde boğulmasını, tutunma çabalarını anlattığını söylemek mümkün. Özelde ise Doğu ile Batı arasında sıkışıp kalmış arafta bir Türk aydını anlatılıyor. Hikmet Benol bir Bozkırkurdu belki ama bir taraftan da Atay onunla; Türk aydınının modernleşme macerası içerisinde kendisini tam olarak bir yere ait hissetmeyen arada kalmışlığını, yalnızlığını çeşitli oyalanma vasıtaları bularak dindirmeye çalışmasını –kadınlar, oyunlar, arkadaşlar, içki vs.- ama son kertede kendi kendisine yenik düşmesini anlatıyor. Hikmet Benol diğer taraftan "Siz ona bakmayın; hiçbir işte tutunamamıştır." (s. 429)cümlesinde ifade edildiği gibi bir tutunamayan aslında... Kitapta tersten bir isim sembolizasyonu yapıldığı da görülüyor. Hikmet, isminin aksine kendine bile faydası olmayan bir adam. Karısı Sevgi’de sevgiyi değil sevgisizliği buluyor. Bilge de romanın pek çok böümünde de geçtiği gibi felsefe okumuş olmasına rağmen Bilgelikten pek nasibini almamış. Tehlikeli Oyunlar gerek altı çizilesi cümleleriyle, gerekse asırlık yaralarımıza yaptığı nazik, ironik tespitlerle okunası bir kitap. Hayatı bir oyun olarak görmek yaraları hafifletir mi derseniz Oğuz Atay bu sorunun cevabını Hikmet Benol üzerinden veriyor. Sürprizi bozmamak adına bu sorunun cevabını kitaba bırakıp herkese oyunla gerçeği dozunda yaşadığımız, hakiki manada dolduğumuz ve doyduğumuz yaşanılası hayatlar temenni ediyorum. İyi okumalar… BU YAZIYI ALTI ÇİZİLİ SATIRLARIMLA BLOGUMDAN OKUMAK İSTERSENİZ: hercaiokumalar.wordpress.com/2017/09/20/oguz... TEHLİKELİ OYUNLAR'IN TİYATROSU HAKKINDAKİ YAZIMI OKUMAK İSTERSENİZ: hercaiokumalar.wordpress.com/2017/11/04/tehl...
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231,2bin okunma
··
327 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:) Okuyorum elden geldiğince ve yazmaya da çalışıyorum. Sağ olunuz.
13 öğeden 11 ile 13 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.