Gönderi

Eniştemi ciddi zannederdiniz ama o esnada sizi dalgaya alırdı. Küçük çocuklarla büyük adamlar gibi uzun uzun konuşurdu. Beni karşısına alır ciddi ciddi konuşurdu. Pijamalarımla karşısında otururdum. Bana kılıçları anlatırdı mesela. Odasında eski kılıçlar ve kalkanlar vardı. Duvarda tarihi resimler, fotoğraflar, başka tarihi nesneler vardı. Rıza Nur'dan kalma tabii. Evlendiğim zaman kendisine Rıza Nur'dan kalan bu eşyalardan birini bana hediye olarak vermişti. Ucunda bir kuş olan eski bir şekerlik. Yıllar sonra Rıza Nur'un kardeşi miras davası açtı. Mahkeme halıların ve kütüphanenin iadesine karar verdi. Ama kılıçlar vs. eniştemde kaldı. Eniştem bana Rıza Nur'u çok anlatırdı. Mısır'a gidince orada çıkardığı dergileri de vermişti. Fakat 1944'ten sonra annem babam mektuplarla birlikte korkudan onları da yakmış olmalı. Eniştem mektuplaşmayı çok severdi. Her mektubunun sonuna karikatür çizerdi. Çok titizdi. Ellerini sabunla yıkadıktan sonra musluğun yanında hazır tuttuğu kırmızı dezenfektan bir maddeye ellerini daldırırdı. Ailesini de alıştırmıştı. Biz de misafirken öyle yapardık. Yapmadığımız zaman uyarırdı.
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.