Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Yorumları çok ciddiye almamanın gerekliliğini bana bir kez daha hatırlatmış olan kitaptır bu. Okumadan önce 1000K'daki inceleme ve puanları görüp tereddüte düştüğüm, yine de okuyup kendin karar ver diyerek başladığım ve iyi ki okumuşum dediğim kitaptır bu. Okuduğum "Çok sıkıcı ve kötü bir kitap." , "Zaman kaybı" , "Edebi! değil." gibi yorumların üzerine okuyuculardan farklı bir kitap okuyup okumadığımı sorguladım. Zira kitaba ciddi bir haksızlık yapılmış, gerçekten çok dokunaklı, çok sarsıcı ve ilginç bir kitaptı. Farklı konusu, ilmek ilmek dokunan olay örgüsü ve ilginç anlatımı ile uzun süre hafızamda yer edeceğini düşündüğüm sıradışı bir kitap. Kitapta hiçbir olay net bir biçimde açıklanmamaktadır, okuyucu kitapta ilerledikçe anlatıcının kurduğu cümlelerle ve açıklamalarla yavaş yavaş neler olduğunu çözmeye başlıyor. İlerledikçe olayın derinliğini fark etmeye başlıyor. Kitabı ana karakterin ağzından,daha doğrusu kaleminden, okuyoruz. Anlatıcı bize hikayesini anlatana kadar, babasının despot dünyasının ve yaşadığı malikanenin dışına hiç çıkmamış birisi. Bu yüzden dili kendine özgü, evin kütüphanesindeki kitaplardan(babanın sınırları) ve evin içindeki insanlarla olan iletişiminden ibaret bir dil. Nesneleri kendince adlandırmış, kendince kelimeler uydurmuş, hatta o kelimeyi tek kullanan kişi kendisi olan birisinin dilinden dinliyoruz hikayeyi yani. Örneğin piyanoyu tarif ederken ona piyano demiyor ama biz tasvir edişinden piyanodan bahsettiğini anlıyoruz. Babanın ölümüyle başlayan hikayede, başlangıçta kitaba adını veren kızı epeyce bir arıyor gözlerimiz. Anlatıcı sürekli biz babamın iki oğlu ibaresini kullanıyor ve hikaye ilerledikçe kızı öyle sürprizli ve şaşırtıcı bir şekilde buluyoruz ki, hafif bir şok etkisi yaşarken başlangıçtaki karışıklığımız sihirli bir şekilde çözülüvermiş oluyor. Bu aydınlanma ile birlikte sürekli acabalı sinyallerle ilerliyor yazar, açıkça ne olduğunu söylemeden satır aralarını okuyup kurguyu anlamamızı istiyor. Yaşadıkları ortamı, aile ilişkilerini, evde geçen zamanı uzun uzun gözümüzde canlandırmaya çalışarak hikayenin çarpıcı noktalarına yavaş yavaş hazırlıyor bizi. Yazar öyle güzel kurgulamış ki başlangıçtan bitişe dek tek tek, acele ettirmeden, yavaş yavaş tüm sırları açıklıyor. Kitabın sonuna geldiğimizde tüm gizemler çözülmüş, ailenin geçmişinden bugüne yaşadıkları her şey tatmin edici bir biçimde öğrenilmiş oluyor. Babanın oğulları, kitaba adını veren kız, ambardaki cam sandık, Adil Ceza, ailenin trajedisi... Çok dokunaklı,çok garip,çok çok güzel bir kitaptı. Sonunda tüm gizem çözüldüğünde sebepleri açık açık anlatmamış bize. Baba neden böyle davranmayı seçti, Adil Ceza'nın ve cam kutunun kaderi farklı olabilir miydi gibi sorularla baş başa kalıyoruz. Nasıl anlatsam, nasıl övsem de bu kitabın okunmasını sağlasam bilemiyorum. :) Gerçekten hak ettiği ilgiyi görmediği kanısındayım. Çok farklı,çok keyifli bir hikayeydi, bence siz de birazcık olsa merak ettiyseniz kitaba bir şans verin ve bu güzel eseri okuyun derim. :)
Kibritleri Çok Seven Küçük Kız
Kibritleri Çok Seven Küçük KızGaetan Soucy · Can Yayınları · 2016538 okunma
··
462 görüntüleme
Yaren okurunun profil resmi
Bu güzel incelemeniz için teşekkür ediyorum, çok merak ettim kitabı şimdi. Elinize, emeğinize sağlık.
NigRa okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, az önce başka bir yerde kitapla ilgili bir yorum görünce aklıma geldi tekrar. Çok az okunmuş, bana göre ayırdığınız her dakikaya değecek bir kitap.
Ömer Özdemir okurunun profil resmi
Kitap kötü değil. Sadece ağır ilerliyor. Bu saçma bilgileri neden veriyor, bu diyaloglar ne gereksiz dediğin herşey birer tuğla gibi hikayeyi inşa ediyor. Sakin kafayla ve mümkünse çok uzatmadan 1-2 gün içinde okunması daha iyi olacaktır bence.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.