Gönderi

Kuiju şehrinde birbirinden muhteşem mabedler ve binalar var. Halkın hepsi Budist; Kubilay Han’a bağlı. Halk, ticaret ve el sanatlarıyla geçiniyor. "Kuiju, güzel bir eyalettir ama bir dert var başımızda." diye yakındı yaşlı rehberimiz. "Ne derdi?" diye sordum. Sürüyle aslan var burada. Belki inanmayacaksınız, şehrin civarında yahut tenha yerlerinde evleri olanlar, aslanların korkusundan karanlık basınca tek başlarına sokakta dolaşamazlar. O kadar ki geceleyin dışarıda kalmak değme babayiğidin harcı değildir. Aslanlar adamı parçalayıverir. Hatta şunu ifade edeyim: nehrin kıyısından epey içeride kayıkta gecelemek, kayığı kıyıya yanaştırıp uyumaktan iyidir. Çünkü aslan gelip sizi pençeleriyle kayıktan bile alır, sürükler. Bir adam iki köpekle pekâlâ bir aslanın hakkından geliyor. Yanına ok ve yayını alıp, atına binen bir adam, farz et ki aslanın saldırısına uğradı. Köpeklerin biri önüne diğeri de arkasına saldırır. Köpekler cesur ve alışık olduğu için aslanın yanına yanına gelip onu kudurtur ve kaçarlar.” "Ata binmiş adam var ya; köpeklerin saldırısıyla kaçmaya başlayan aslanı kovalar. Aslan, şehrin veya kasabanın yakınındaki ormana kaçar. Ama bizim köpekler onun peşini bırakmaz, orada da arkasından ormana dalarlar. Aslan sığınacak bir in veya sık bir ağaç kümesi görünce dalar, işte o sırada adam elindeki okla aslanı vurur, yıkar yere.
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.