Nereden bilebilirdim ki suskunluğun
bir insan evladına bu kadar çok yakışacağını? Sessizliğinle
çapraz ateşe tuttuğun o kayıp zamanların izinde perperişan,
rezil rüsva şekilde bir kelime için avuç açacağımı
nereden bilebilirdim? Her şeyden önce söz vardı, hepsinin
nihayetinde ise derin sessizlik. Derler ki yarası iyileşmezmiş
suskunlukla vurulanların. Dikiş tutmazmış yarınları.
Eski güzel günlerin hatırıyla yapılan pansumanlar kâr etmez,
mikrop kaparmış düşleri. İçimde harlanıp kuduran bu
ateş cehennemse, canın cehennemime Müjgân!