Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

189 syf.
8/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Bu tüyler ürpertici kitap gece vakti okumak için iyi bir seçim değil galiba, çünkü son yarım saattir oldukça gerildim. En son Kafes ve ardından muhteşem Şeytanın Eli'nde böyle ürkmüştüm, şimdi de bu kitap etkiliyor beni, hem doğaüstü birşey söz konusu da değil, herşey sonra derece sıradan ve olağan. Bütün korku herşeyin doğallığından, sıradanlığından meydana geliyor gibi, binlerce insanın başına gelen şeylerin bir benzerinin bir başkasının başına gelmesini okurken, kitabın özellikle ortalarından itibaren kendini hissettiren klostrofobik hava sonlara doğru bizi iyice sıkıştırıyor ve aynen kitabın baş karakteri gibi hiç çıkamayacağımız bir yerde sıkışıp kalıyoruz. Okuduklarımız bizde garip bir hava yaratıyor, kitabın başından beri bir gariplik var, bunu gerçekten hissetmek mümkün, tuhaf, garip, rahatsız edici bir şeyler dönüyor, ama hiç bir hile, oyun, numara söz konusu değil; tam tersine herşey çok güzel, tek yapmamız gereken jake'le beraber arabayla ailesini kendilerine ait olan o çiftlikte ziyaret edip sonra geri dönmek, bunu yapıyoruz ve yaparken bir yandan da jake'ten ayrılmayı düşünüyoruz, çünkü yolunda olmayan birşeyler var, kendiliğinden olup biten birşey bu, karşımızdaki iyi bir insan olsa dahi o elektrik meselesi, bir başkası değil de sevdiğimiz insanı sevmemizi sağlayan o şey, o bakış, o sözler, o duruş, ne bileyim, işte o şey neyse jake'te o şey yok. Kitap bu yolculuğu çok güzel bir şekilde anlatıyor, kitap boyunca birşeylerin bizi gerdiğini hissediyoruz, oysa gerilmemize sebep olan tek bir olay bile yaşanmıyor, en azından çiftliğe varıncaya kadar. Çiftliğe vardığımızda Jake'in anne ve babası ile tanışınca herşeyi bitirmeyi düşünen zihnimiz bir iyimserlikle geri adım atmamızı sağlıyor sanki, belki de herşey daha iyi olabilir, belki de erken karar veriyoruz, çabuk hareket ediyoruz, yemek sırasında lavaboya gitmek için müsaade isteyip de evin alt katına indiğimizde, gölgeler arasında ve loş koridorun sonunda büyük tabloyu örten örtüyü kaldırınca uzun boylu bir adam ve onun büyük parmaklarını görüyoruz, tablonun kenarındaki küçük çocuk da yüzünü gömmüş ellerine, bunların hepsi ürkütüyor bizi, birden fazla resim söz konusu, korku ve ürpertilerle titreyerek resimlere bakarken jake'in babasının sesini işitiyoruz. Çiftlikten ayrılırken olumsuz düşünceleri geride bırakarak bineceğiz arabaya. Herşey çok güzel olacak. "Herşeyi Bitirmeyi Düşünüyorum", bir çok korku ve gerilim yazarının başaramadığı şeyi son derece güzel bir şekilde kurgulayarak başarabilen bir eser. Kitapta anlatılan olayı önceden izlemiş ve duymuş olmama, bir gerilim hikâyesi olarak konuya aşina olmama rağmen son çeyrekte artık gerim gerim gerilmiştim, ve bu gerilimin yine en büyük korku kaynağı olan insan psikolojisinin iyi yansıtılabilmesi sayesinde başarıldığını düşünmeden edemedim. Ne yaşandığı değil, yaşanan şeyin ne hissettirdiği önemli, ve bunu yansıtabiliyor yazar;ve kitabın gergin başlayıp çıtası ağır ağır yükselen gerilimi son yirmi otuz sayfada zirve yapıyor. Bütün bunları düşündüğümde kitabın iyi bir gerilim eseri olduğunu söyleyebilirim. Yüzlerce sayfa uyduruk uyduruk kurgularla kendilerince korku ya da gerilim yaratmaya uğraşan nice yazar karşısında ilk kitabıyla Iain Reid dikkat çekici bir başarıya imza atıyor. Büyük bir iddia olacak ve kulvarları çok farklı olmasına rağmen yine de söylemek istiyorum, hiç bir Stephen King kitabında bu etkiyi hissetmedim: Kral'ın kendine özgü dünyasında doğal olan ve olmayanın bütün temasları seyirlik haliyle güzel ve okuması muhakkak ki keyifli, ama okuduğum şeyin gerçek anlamda korku yaratması anlamında bu kitabın yarattığı etkiyi en azından bana hiç vermediğini söyleyebilirim. Kitabı herkese tavsiye ediyorum.
Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum
Her Şeyi Bitirmeyi DüşünüyorumIain Reid · Hep Kitap · 20161,169 okunma
··1 alıntı·
389 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.