Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

608 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mutlak Spoiler !! :) Bu kitaba başlarken biraz daha heyecanlı olduğumu söyleyerek başlayabilirim. Çok kısa olmasa da uzun da olmayan bir süre zarfında yazarın 12. Ve son kitabına geldim. Bu yazının bir farkı da bir kısmını okumadan önce bir kısmını da okuduktan sonra yazdıklarım diye iki farklı gruba ayırdım. Soluksuz okuduğum Lontano ve devamında Kongo'ya Ağıt kitapları totalde de 1264 Sayfa tutuyor. Böyle bir kitabın tekini 23 saatlik zaman zarfında bitirmiştim bakalım bu kitabı ne zaman bitireceğim. Bir yazar düşünelim ki bir müzede Kongo sanatıyla karşılaşsın, eskiden gazeteci olmasının verdiği merakla ülke için araştırmasını da yapsın ve gördükleri ve karşılaştıklarını kurgulayarak Dünya çapında bir yazıya döksün. Bunlar bir yazarda -gerçek yazarda- olması gereken özellikler bence, ya sizce ? Maceramız Lubumbaşi Havalimanı, Kongo-Kinşasa'da devam ediyor. Bu kitapta şunu söylemeden de geçmemem lazım; çok fazla Afrika Kökenli kelime duyup anlamlarını da öğreneceğiz. Yazar, bunları araya eklemeyi ihmal etmemiş. Diğer yandan Ervan’ın Lontano’ya gitme çabaları yanında babası Morwan’ın kısa bir Afrika savaşları geçmesine şahit oluyor ve gene ufaktan bir Afrika dersi alıyorduk. Saint-François-de-Sales Koleji, Ervan’ın araştırmaları için tek ipucu ve buraya gideceğini söylüyor. Ancak gidince bir de bakıyor ki yangın var ve yanan yeri tahmin etmeniz de zor değil. Soruşturma başlamadan bitecek miydi yoksa heyecan daha yeni mi başlıyordu ? Yazarın dolu dolu Afrika araştırmasını -hatta bilmemekle beraber- bizzat Afrika'da sırf kitabı yazabilmek için zaman geçirdiğini düşünmeye başladım. ÖYle ki benzetmeler, tasvirler ve hatta insanları ve yaşama koşullarını yaptığı betimlemeleriyle öyle güzel yansıtmış ki şaşırmamak elde değil. Montefiori yani Condottiere veya bilinen şekliyle Sofia’nın babası öldürülüyor. Yani Luic’in eşinin. Luic kimdi ? Ervan’ın kardeşi ve Morwan’ın oğlu. Sırada Morwan mı vardı ? Her zaman ki gibi sıkıcı başlangıç bölümlerini aştıktan sonra kitabımıza heyecan geliyordu. Psikolog bir karşı hamle yiyor, bu sefer de Gaelle yeni tanıştığı kadın polis –Audrey- ile onun yerini arıyorlar ve önceki iki cinayetle ilgili belgelere rastlıyorlardı. Ancak katil psikolog diye düşünmeyin. Grange okuyanlar bunu iyi bilirler, sonra ters köşe olmayın derim. Psikolog, çantada ne arıyordu ? Morwan oğlundan neyi saklıyordu, hem de iki kitaptır. Afrika’da harekete geçen şey neydi ? Cevabı olmayan sorularla devam eden bir macera yaşadık. Bölüm sonlarına girerken de heyecan artıyor, Ervan gemiye yetişemiyor ve rıhtımda kalıyordu. Ardından da 2. Bölüm ‘Kleiner Bastard’ başlıyordu. Kleiner Bastard ismi, Almanca "Küçük Pislik" olarak değerlendirilebilir. Tabi asıl anlamı başka ama buraya yazmamın da pek mantığa yakın yanı yok. Bunun dışında bu isim aynı zaman da Morwan'a yani Ervan'ın babasına ait diyebiliriz. Diğer bir yandan da Ervan çok aradığı sonuca ulaşmıştı. Babasının dosyasını ele geçirmiş ve kim olduğunu öğrenebilecek konuma gelmişti tabi az önce açıkladığımız şekliyle de. Heyecanlı Afrika kovalamacası -macerası- bana nereden nereye geldiğimi unuttururken Padre (Morwan) geri döndü ve ateş çemberinden oğlunu kurtardı. Şimdi en büyük sorun babaya gerçekte kim olduğunu sormak ve cevapları birinci ağızdan almaktı. Diğer yandan Morwan ailesinin kızı da kendi psikoloğunu araştırmaya devam ediyordu ve ona bir karşı tuzak da kendisi hazırlamıştı. Ve hekimin son sözleri kitabın kalan yarısına çok büyük heyecan katacak cinstendi. "Çivi adam ölmedi !" Şimdi daha büyük bir merak söz konusuydu. Geçen senenin katili Philippe Krisler yani Kripo mu yoksa 1969'dan beri cinayetleri işleyen ve Lontano Hayaleti denilen Thierry Pharabot mu ? Yalnız Kripo zaten bizzat kendisi (Gaelle) tarafından öldürülmüştü. Pharabot ise 2009 da beyin kanaması nedeniyle bir akıl hastanesinde ölmüştü. Bunlar yalan mıydı yoksa gerçek katil başka birisi miydi ? Çünkü hastanede psikoloğun gerçekte kim olduğunu siz de okuduğunuz zaman oldukça şaşıracaksınız. Büyük ölüm sonrası –ölenin kim olduğunu söylersek fitil kopar- Gaelle, Mumbanza’nın peşine düşünüyor. Mumbanza’nın parayı kaçırıp gizleme çalışmaları ve yanına bir Eskort araması da Gaelle için büyük ödül oluyor diyebiliriz. Loic, yine yazarın kendini bağdaştırdığı kişiyi önemseme çalışmaları neticesinde kendine hayran bıraktıran bir karaktere dönüşüyordu. Misalen buna silah talimine gitmesi, ilk kez silah kullanması vb eklenebilir ve sonuçta da hedefleri tam isabet ettirmesini söyleyebiliriz. Atış eğitimcisine hiçbir şey bilmediğini ve silahı ilk kez eline aldığını söyleyince –her ne kadar doğru olsa da- ne kadar inandırıcı olmuştur sizce ? Ervan sonrası Loic de aileyi taşıyacak gibi görünüyordu. Ervan da bu arada üç silahşörlerin sonuncusu Yarbay Verny ile buluşuyordu. Gaelle hanım ne yapıyorsunuz ? O nasıl bir cinsel fetiş, o nasıl bir öldürme biçimidir. Okurken net olarak hissettiğim duygu böyle bir kadın gerçekte varsa uzak durmak ne kelime şehir hatta kıta değiştireceksin. Acayip gerildiğim bir cinayet sahnesini okudum, midemi kaldıracak hatta hoplatacak kadar. Çok sevdiğimiz bir polisin ölümüyle –neden sevdiğimiz derseniz, kendisi de evsizlikten gelmiş ve Morwan ailesinin katkılarıyla polis olmuş ve yanlış hatırlamıyorsam her Çarşamba günü de evsizlere yemek veren bir polis olan Audrey- sarsıldık. Morwan ailesi 3 farklı koldan 3 farklı hücuma geçmiş, 3 farklı soruşturmayla, 3 farklı çözüm ile aynı kişiye ulaşmaya çalışıyordu. Katile, Çivi Adam’a ! 3. Bölüm ‘Pharmakon’ a girerken bu bölümün sonunda heyecanın ne denli arttığını söylemenin de oldukça gerekli olduğunu düşünüyorum. Şimdi de Loic Bey ne yapıyorsunuz, diyeceğim. Evin küçük faresi abisinin hayatını kurtarıyordu. Hem de oldukça zor bir zaman ve durumda. Bir “Perklon” gölünün tam ortasından gelen hayat öpücüğü. Kovalamacalar artık hem hırsızın hem de polisin köşeye sıkıştığı bir oyuna dönüyordu. Morwan ailesi cenaze işleri için adaya geldiğinde bir gece saldırısı oluyor. Kız kardeşi ve abisi oldukça zarar gören Loic bu işin peşini bırakmamaya karar verdiği sırada -bu arada gene silahını kullanarak büyük bir iş başarmıştı- bir de abisine gelen bir belgeyi okuyor ve işlerin tam olarak bitmediğini öğreniyordu. Final ise bu sefer beklediğim gibi aceleye getirilmemiş ve 50-60 sayfalık bir kısmı konu edinerek -gerçek bir final- yapılmıştı. Sonunda yazar en iyi kitaplarından birinde en iyi finalini yapmayı başarmıştı. Bir eroin deneyi ve br hastane koridorlarında beklenen ve beklenenin ötesinde de güzel bir final olmuştu. Yazarın -olursa- gelecek kitabını da şimdiden beklemedeyim..
Kongo'ya Ağıt
Kongo'ya AğıtJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20172,662 okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.