Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

214 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Anadolu'nun her bir köşesinde saklı kalmış, insanın merhametini sorgulayan, aynı toprakları paylaştığımız halde daha önce karşılaşmadığımız birbirinden farklı hayatlara yolculuk yapmak istiyorsanız eğer "Bu Diyar Baştanbaşa" trenine bir bilet alın derim. Yalnız yolculuk deyince eğleneceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz sevgili okuyucu. Zira bu yolculuk hüzün, acı ve gerçeklerle dolu. Seriyi oluşturan dört eser (Nuhun Gemisi, Yanan Ormanlarda Elli Gün, Peri Bacaları ve Bir Bulut Kaynıyor) Yaşar Kemal'in 1950'li ve 1975'li yıllar arasında her bir coğrafyayı ziyaret ederek, gözlemlerini kaleme aldığı köşe yazılarından oluşuyor. Ayrıca her eser birer seyahatnâme özelliği de taşıyor. Bu eserler benzer konuların yanı sıra farklı konulara değinse de birbiriyle bir bütün gibi fakat her birine ayrı bir inceleme yazmanın daha doğru olacağını düşündüm. Öncelikle Anadolu turuna serinin birinci kitabı olan Nuhun Gemisi ile başlayalım. Yaşar Kemal bu eserinde Diyarbakır, Van, Erzurum, Amasya ve Ağrı'ya çeşitli yolculuklar yapıyor. İlk durağı Diyarbakır, sene 1951. Evlerden, sokaklardan, kahvelerden bahsederken belediyeciliğin bu şehirde hiç gelişmediğinden yakınıyor yazar. İnsanlarla çeşitli sohbetlerde bulunarak onların dertlerini kaleme alıyor. Bunun yanı sıra "Okuyucularım, dostlarım, içinizden birinin yolu Diyarbakıra uğrar da Mardinkapıdaki Salus Parkı kahvesine gitmez, bir yorgunluk kahvesi içmezseniz, vebalim boynunuza olsun." diyerek bir de mesaj veriyor okuyucularına. Yazarımızın ikinci durağı ise şehir demeye bir türlü dilinin varmadığı Van. Bunu diyor demesine ama taşıyla toprağıyla, insanıyla bir o kadar da seviyor Van'ı. Burada yaşadığı kaçakçılık macerası da okunmaya değer. Üçüncü durağı Erzurum'a vardığında ise Pasinler'de yaşanan depremin yansımalarıyla karşılaşmak üzüyor Yaşar Kemal'i. Erzurum'un kışında depremden dolayı evlerine giremeyip, dışarıda çadırda soğukla mücadele etmeye çalışan ve çoğu zaman bu mücadeleyi yitiren insanlar. Bu manzara karşısında duygularını şöyle dile getiriyor yazar; "Burada gördüğüm en güzel, yürek ferahlatıcı olay, zelzeleye uğramış yakın köylerin felaketzedelere yardımlarıdır. Araba araba tezek, odun taşıyorlar. Evinde yakacak bir tek tezeği olan bile, onu götürüp felaketzedelere veriyor. İnsanoğlunun dost, insanoğlunun insan tarafı... Adam ağlamaklı oluyor." Amasya ise sel felâketinin kalıntılarıyla karşılıyor yazarı. Yıllarca aynı derde maruz kalmış, evini barkını, hayvanlarını kaybetmiş insanlar. Hepsi birden "Bu kadar yoruldun, derdimizi duyur millete, hükümete" diyerek Yaşar Kemal'den medet umuyorlar. Trenlerde ve gemilerin ambarlarında zor şartlar altında, balık istifi yolculuk yapan Anadolu insanlarına da değinmeden edemiyor yazar. Ağrı'ya gelerek, esere ismini veren Nuhun Gemisi'nin izine düşüyor bir grup araştırmacıyla. Yaşadığı ilginç maceraları paylaşıyor okuyucusuyla. Son olarak da denize, balıkçılara, sahil hayatına dair öyküleriyle meşhur Sait Faik ile ufak ve samimi bir röportaj yapıyor. Eseri okurken hiç sıkılmadım. Ben henüz dünyada bile yokken var olan Anadolu insanının yaşadığı sıkıntılara şahit oldum. Görüyorum ki o zamandan bu zamana değişen çok fazla bir şey olmamış. Halk hep mağdur ve perişan. Pek çok aydın, gazeteci, yetkili fildişi kulesine kendisini kapatıp soyutlamışken; Yaşar Kemal bizzat bu insanların dertlerine ortak olup, bir nebze olsun derman olabilmek adına tüm samimiyeti ve merhametiyle bu yaşananları bizlere yansıtmış. Kendi insanımızı, özümüzü görmek; hiç değilse 21.yüzyılın bize unutturduğu insani değerleri hatırlamak adına okuyun.
Nuhun Gemisi
Nuhun GemisiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20171,387 okunma
··
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.