Orhan Bursalı'nın Türkçeyi katletmesi ve anlatım bozuklukları yüzünden çok keyif alarak okumadım. Sancar'ın yaptığı işi basite indirgeyerek anlatmaya çalışmış fakat benim beklentilerimi karşıladığını söylemem mümkün değil. İşin magazinsel yönüne değineyim derken mahallenin muhtarı ya da meraklı teyzesine bürünüp kötü bir dille yansıttığını düşünüyorum. İmla hataları cabası, onlara değinmek dahi istemiyorum. "Kıskanın, oh İsveç'e Azizciğimle ben gittim." havası beni boğdu.