5 yaşımıza geldin mi sülalede din işleri ile en alakalı olan büyüğümüz alır bizi karşısına ilk olarak Kur'an alfabesinden başlayarak kendi kafasına göre eğitim verir. Ayn nasıl söylenmesi gerektiğini anlatırken sinirlenir, hatta bir ara tutamaz kendini dayak bile atabilir. Namaza başlarken neler yapılması gerektiğini büyük bir titizlikle anlatır, tekbir getirirken elleri kulak memesinin neresine koymamız gerektiğini en ince ayrıntısına kadar gösterir, rükûda sırtımızda bardak durmazsa namazın kabul olmayacağını hiç bıkmadan anlatır bize.
İşte bu amcalar için asıl önemli olan dini ibadet için gerekli olan gelenek bilgilerini bize sorgulama cesareti vermeden öğretmektir. Ve biz bunları ne kadar çabuk kapar ve uygulamaya geçersek onların gözünde dört dörtlük bir çocuk oluruz. Herkesin gıpta ile baktığı örnek bir evlat yetiştirmenin onuru ile de ailemizin hava atma malzemesi oluruz.
Ama bilmiyorlar ki bunlardan daha önemli olanın, insan kalabilmek olduğunu. İnsan kalmanın erdemlerini çocuklarımıza aşılamak gerekir. İyi bir insan olmadıktan sonra dini vecibeleri yerine getirmenin hiç bir değeri olmadığını çocuklarımıza öğretmeniz gerekir.
Ve bu sebeple diyorum ki: Önceliğimiz iyi bir insan yetiştirmek olmalı, iyi bir Dindar değil.
Tabi burada da Dindar'dan ne anlıyorsun sorusu çıkabilir karşımıza. Benim anladığım çok farklı şeyde toplumun anladığı dindar profilinde baya bir sıkıntı var. Eleştirilerim toplumun gözünde ki Dindar profiline.