İnsan kaynakları Direktörümüz Sayın Berrin Hanım’la yapmayı planladığımız kitap kulübüyle ilgili sohbet ederken gözüm ilişiyor masanın kenarındaki kitaba. İsminden merak ediyorum bu karalamalar ne ola ki? Sohbetin sonlarına doğru kitabı bana hediye ediyor ve kısa bir yorum beklediğini de söylüyor. Ne güzel bir duygu kitap hediye almak. Bilmediğin tanıyacağın küçük bir dünya almak gibi, heyecanlı. Birilerine kitap hediye eden tüm kişilere canı gönülden teşekkür ederim.
Bir çok kişinin hayalidir anılarını yazıp kitaplaştırmak. Yasemin Hanım da anılarını ve düşüncelerini hafif bir kurmacayla zenginleştirerek kitaplaştırmış, çok da iyi yapmış. Daha ilk sayfalardan okuyucuyu sarıp sarmalayan samimi dil ve anlatımı, aralara sepiştirilmiş şarkı ve türkü sözleri, şiirlerden alıntılarla okuma eylemi başka bir keyif veriyor okuyucuya. Profesyonel kariyeri Türkiye dış temsilciliklerindeki görevi nedeniyle seyahat ve taşınmalarla geçiyor yazarın. Kitabın diğer adı gibi bölük pörcük ikametler ve anılarla dolu tabi yaşanmışlıklar. Sürekli yer değişiklikleriyle, yeni ayrılıklar, yeni başlangıçlar ve yeni insanlarla sürekli yeni zorluklarla dolu evet “dolu” bir hayattan parçalar anlatılan. Hataları ve kusurlarıyla yakınında olan kişiler, hayvan sevgisi ve daha niceleri anlatılıyor bölük pörçük hafızadan çarpıcı bir şekilde. Beni en çok etkileyen ve hafızamda yer eden mecburi ayrılıklar oldu galiba her yönüyle.
Kitabın ismi “Kadınca Karalamalar” peki kırklı yaşlarında bir erkek nasıl okuyup sindiriyor bu güzel anlatıyı. Herhalde yazarın samimi anlatımı kaldırıyor cinsiyet ayrımını ve anlatan da dinleyen de artık “insan” gözüyle bakıp yorumluyor. Zaten bir köpek veya kuş sevgisinde, insan sevgisinde, anıların samimi anlatımında ne kadar cinsiyet ayrımı olabilir ki? Hangimiz etkilenmedik muhteşem insan Mina Urgan’ın “Bir Dinazorun Anıları”nı okuyup.
Bir kişiyi, bir hayatı tanıdım bölük pörçük! İnternetten de araştırdımsa da pek bilgi bulamadım yazar hakkında. İnşallah bir gün tanışmak da kısmet olur.