1912 yılında Brezilya futbol tarihinin ilk klasiği olan Fla-Flu oynandı.
Fluminense takımı Flamengo'yu 3-2 yendi.
Seyirciler arasında birkaç kişinin bayıldığı, hareketli ve zorlu bir maçtı.
Tribünler çiçeklerle, meyvelerle, tüylerle, bay ve bayanlarla doluydu.
Erkekler atılan golleri kutlamak için hasır şapkalarını futbol sahasına
fırlatırken, bayanlar gollerin heyecanı, sıcağın ve korselerinin
verdikleri rahatsızlıkla fenalaşıyor ve yelpazelerini düşürüyorlardı.
Flamengo, futbol hayatına başlayalı az bir süre olmuştu.
Fluminense takımında meydana gelen bir kopmadan filizlenmişti.
Fluminense takımı birçok sorun, savaş ve doğum çığlıkları içinde ikiye ayrılmıştı.
Bir zaman sonra ana kulüp bu terbiyesiz ve alaycı çocuğunu
beşiğinde boğmadığına pişman olacaktı, ama artık çok geçti:
Fluminense'nin laneti ve uğursuzluğu ortaya çıkmıştı bir kere
ve böylesi talihsizliklere çare bulunamazdı.
O günden beri baba ve oğul, daha doğrusu terk edilmiş baba ile asi oğlu
birbirlerinden nefret ediyorlar. Her Fla-Flu klasiği de bu asla son
bulmayacak savaşın yeni bir çarpışmasıdır.
Her ikisi de aynı kente âşıktırlar, Rio de Janeiro'ya.
Bu tembel ve günahkâr kent, kendini isteksizce sevdirir ve
hiçbirinin olmadan her ikisine de teslim eder kendini.
Baba ile oğul, onlarla oynayan âşıkları için oynarlar aralarındaki oyunu.
Uğruna çarpıştıkları âşıkları ise bayram kıyafetine bürünür düello günleri.