• Hayatın bekası, bir maksat ve dâvanın varlığına bağlıdır.
Onun kervanının çanı, maksat ve dâvadır.
• Hayat, arayıp tarama içinde gizlenmiştir (örtünmüştür); onun
aslı arzu içine gizlenmiştir.
• Kalbinde arzuyu yaşat. Ta ki, bir avuç toprak olan bu varlığın
bir mezar haline gelmesin.
• Arzu, renk ve koku cihanının canıdır, her şeyin yaradılışında
arzu mevcuttur.
• Göğüslerde gönüllerin raksı, arzudandır. Göğüsler onun aydınlığı
ile aynalar gibi pırıl pırıldır.
• O, toprağı kanatlandırıp uçurur; bu kudreti ona verir. İdrak
Musa’sının Hızır’ı olur.
• Gönül, arzunun harareti ile hayat kazanır. O, yaşamaya başlayınca
Haktan gayrı ne varsa ölür.
• Gönül, arzu yaratmaktan âciz kalınca, kanadı kırılmış demektir;
artık uçamaz.
• Arzu, maksatları avlayan kementtir. Bütün hareketlerimizin
defterinin şirazesini o bağlar.
• Arzunun yokluğu, diriyi öldürür. Yanışın eksilmesi alevi söndürür.
• Uyanık gözümüzün aslı nedir? Bizdeki dîdar lezzeti onu vücuda
getirmiştir.
• Çok güzel ve cilveli yürüdüğü için keklik ayağa sahip oldu.
Bülbül nağme peşinde koştuğu için gagaya malik oldu.
• Ney, kamışlıktan çıktıktan sonra bir değer kazandı; mâmur
oldu. Ve o zaman nağme, onun zindanından çıkıp kurtuldu.
• Nadir şeyleri ele geçirmeye çalışan ve bu uğurda felekleri
aşan akıl, nedir? Hiç biliyor musun bu mucize nedir?
• Hayatın sermayesi arzudur. Akıl ise ondan doğmuştur.
• İnsanların düzeni, usûl ve âdetler nedir; bilgilerin mütemadiyen
değişip tazelenmelerinin sırrı nedir?
• Bunlar kendi kudreti ile kırılıp, parçalanıp gönülden zuhur
eden arzudan başka bir şey değildir.
• El, diş, dimağ, göz, kulak, fikir, hayal, şuur, hafıza, akıl;
• Bunlar muharebe meydanında atını kaybeden hayatın, kendini
korumak için vücuda getirdiği âletlerdir.
• İlim ve fenden maksut bir şeyi bilmek, anlamak değildir. Çemenden
maksut gonca ve gül değildir.
• İlim, hayatı korumak için elde edilen bir servettir. İlim, benliği
tesis etmek ve kuvvetlendirmek için kullanılan âletlerden biridir.
• İlim ve fen, hayatın hizmetkârlarıdır. İlim ve fen, hayat evinde
doğup meydana gelmişlerdir.
• Ey hayatın sırrına yabancı olan insan, kalk, bir maksat şarabından
sarhoş olarak kalk.
• Seherler gibi parlayan bir maksat ve arzu ile yerinden sıçra;
o maksat masivayı yakan bir ateş olsun.
• Göklerden daha yüksek, gönül alan, insanı teshir eden, güzel
olan bir maksat olsun.
• Eski bâtılı söküp atan; içinde fitneler, şürişler gizlenen, baştan
aşağı kıyamet olan bir maksat olsun.
• Biz, maksatlar yarattığımız için yaşıyoruz. Biz, arzunun ışığı
ile aydınlanıyoruz, parlıyoruz.