"Onu neden bu kadar çok seviyorsun Nil?"
Onun hayaletiyle geçirdiğim on bir yılın yıldızlı sorusuydu bu. Neden o? Ve ayrıca, cevabını veremeyeceğim ilk ve tek soruydu bu. "Ben... Sadece...Bilmiyorum."
"Hep böyle olmaz mı zaten?" diye devam etti Nisan. "İnsan sadece...Âşık olur işte. Bir nedeni olmaz ki bunun. Ne diyeceksin? Yüzü gözü güzel mi? Hep aynı kalmazki insan...Sen o çok akıllı beynine, görünüşü ve gücü mü beni ona bağlayan? diye sormadan önce ben cevaplayayım hemen; kesinlikle koca ve yıldızlı bir hayır. Görünüşü için seven bir insan olsaydın bunca zaman tek baktığın o olmazdı. Sen başkasını görüp de geçerken bakınca bile varlığından bile haberdar olmayan bir çocuğa ihanet etmiş gibi hissediyorsun. Etrafında, okulda, Soyhan'da bir sürü güçlü, zengin ve yakışıklı erkek var ama biri gelip bütün zenginliğini teklif edip yskışıklığını sana sunsa sen yine gözünün ucuyla bakmazsın bile. Çünkü aklının da, dilinin de, kalbinin de söylediği bir. Beş harf. İki hece. Pamir."
"Çünkü bütün kapılar ona çıkıyor işte..." diye mırıldandım sessizce. Bu gürültüde bağıra bağıra konuşsak bile zor duyururduk ya sesimizi...Nisan muhtemelen duymuyordu bile. "Ondan kaçayım diye adım attığım bütün yolların sonunda yine o var."