Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Fi'nin devamı olan Çi kitabı ilkinden daha başarılı. Başarılı dediysem kitap on numara olarak değil tabii. Psikolojik bir kitap olan Çi, serinin ikinci kitabı, sonuncusu ise Pi. İlk kitaptaki ana karakterler; Can Manay, Duru, Deniz gibi isimlerin yaşadıkları fırtınalı hayatlarından sonra bir durgunluğa geçiş olarak değerlendirebiliriz bu kitabı. Eserden biraz bahsedecek olursam, ana karakter olan Can Manay İstanbul'da psikolog mesleğini sürdürür. Tabii kendisi epey ünlü biridir. Müşterileri, genellikle zengin ve şöhret sahibi insanlar olur. Programlar da düzenler mesleğinin üzerinden. Çocukluğu ise birtakım baskı ve sıkıntılarla geçen Can'ın, roman ilerledikçe geçmişiyle şimdiki ortamının nasıl çarpıştığını görüyoruz. Yan komşusu Deniz'in sevgilisi Duru'ya aşık olur. Tabii bu konu Fi'de başlıyor. Spoiler yok, çünkü ilk sayfada yelken açıyor bu yolculuğa. Kitaba genel bakacak olursak hatta Fi ile birlikte düşünecek olursak Can Manay'ın sapıklığı, ihtiraslar, aldatmalar, şan, şöhret, para üzerine olduğunu görüyoruz. Duru'nun güzelliği Can'ı mahvediyor. Can ise tüm çılgınlığıyla Duru'ya sahip olmak istiyor. Aslında millet Can Manay profilini sapıklık olarak değerlendiriyor. Bilmiyorum? Bazen hak verdim bazen kızdım, bazen düşündüm. Çünkü fırıldak Can, Duru'ya hakikaten aşık. Çapkın olarak düşünmedim. En azından Duru sonrası dönemi. Neyse bunları bırakıyorum. Biraz da siz karar verin okuduktan sonra. Benim esas üzerinde durduğum konu ise psikoloji-insan-din üçlüsü üzerine. Nitekim Fi'de ki şu alıntı bence kitabın vermek istediği mesaj gibi.#25370523 .Bunların kaynağı ise Eti isimli kadın.Ben Eti'nin düşüncelerine bayıldım. Kimileri aslında bu seriyi bir sapıklık bir erotik kavramında değerlendirse bile okuyunca ne kadar basit ne kadar komik olduğunu göreceksiniz. Bence bu kitap güzel kokulu, ama içinde fazla besin değeri olmayan bir çiçek gibi. Almak istediğimizi alıp, koklayıp terketmek lazım. Din demişken yazar galiba Alevi bir insanımız ya da bana öyle geldi. Sakın yanlış anlamayalım, sadece belirttim. Gerçekte güzel konulara değinmiş fakat bazı yerlerde , örneğin Deniz karakteriyle okurların kafasını allak bullak edecek yazılar yazmış. Not= Kitap dışına çıkıyorum galiba, isteyen okuyabilir. Saygılar. Mesela halifelik konusunda; Peygamberimiz öldükten sonra halifenin Ebubekir değil de Hz. Ali olacağını ama Hz. Ömer'in baskısıyla Hz. Ebubekir olduğunu, bununla birlikte vefat anında Ömer ve Ebubekir'in uzaklarda olduğunu ifade etmiş. Öncelikle güldüm. Peygamberimiz vefat ettiğinde aşağı yukarı tüm sahabeler Mescid ve çevresinde ikamet etmekteydi. Hz. Ebubekir Peygamberimiz biraz iyileşince Ebubekir izin istedi ve başka bir mahalledeki evine gitti. Ama yazar sanki Çin'deymiş gibi anlatıyor. Yav bunları geçtim. Peygamberimiz öldüğünde Ömer, Ali, Ebubekir neden uzaklarda olamasın? Uzakta olursa O'na sevgisi, aşkı bitmiş mi olur? Bir örnek verirsek mesela Allah gecinden versin bir yakınımız ölse biz de Abd'de olsak ve acı haberi alınca cenazeye 2 gün sonra(definden sonra) yetişsek suçlu mu olacağız? Kaldı ki sahabeler vefat haberi alınca hemencecik Mescide koştu. Hz. Ömer ortalığı birbirine kattı '' Peygamber ölmedi'' dedi ve, Hz. Ebubekir o meşhur ayeti okudu ya: Muhammed ölmüştür, Allah bakidir'' diye, ne kadar salim bir söz. Defin işlemine gelince Hz. Ali defn etmiş Peygamberimizi diyor. Doğru. Ama bir şeyi atlıyor. Çünkü Hz. Ali ehlibeytten. Çünkü yıkama işleminde Peygamberimizin mahrem yerlerini ancak yakınlar(ehlibeyt-erkekler)'ının yıkayabileceği, diğerlerinin bakmasının haram olacağı belirtilmiştir. Kaldı ki Hz. Ali mübarek vücudu bütün bir edep ve haya ile yıkamıştır. Dışarda da bütün sahabeler ağlaşıyorlardı. Yazar burada sanki Peygamberimizin cesedi ile bir de Hz. Ali'nin yalnız kalmış gibi bir havada olduğunu anlatıyor. Halifelik konusuna gelince Peygamberimiz sağlığında zaten kimin halife olacağını belirtmiştir. Nitekim vefatından önce Peygamberimiz namazı Hz. Ebubekir'e kıldırmıştır. Mağarada beraber kalmışlardır. Yaşları aşağı yukarı aynıydı. Hz. Ali ise gençti. Şimdiki nesil ise ne kadar kinli. Peygamberimiz her zaman uyarmıştır, benim sahabelerime kötü zanda bulunmayın diye. 4 halifenin hepsi kardeş gibiydi. Hepsi birbirine nezakette bulunup değer veriyordu. Biz ümmet olarak hepsini sevmeliyiz. Allah katında değerlerini yine Allah bilir, bize düşmez o edepsizlik. Aralarında küçük münakaşalar elbette olmuştur ama bize düşmez onların nasıl olduklarını anlatmak. Nitekim hepsi Peygamberimizin huzurunda bulundu. Eğer ki biri Allah yolundan ayrılsaydı Peygamberimiz O sahabeyi men ederdi. En son olarak bazıları bana kızabilir, inceleme sapmış dini havaya geçmiş diye. Böyle yaptıysam kusura bakmayın, içimden geldi yazdım. Hoşçakalın...
Çi
ÇiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201415,1bin okunma
·
30 görüntüleme
mithrandir21 okurunun profil resmi
İlk kitaptan 116 mı, 136 sayfa mı ne okumuştum, sonra durdum ve kendi kendime dedim ki: "Ben ne okuyorum?" Kendime cevap bulamadım. 130 sayfa (hadi 130 olsun) boyunca tek okuduğum kişilerin birbirini görünce akıllarına sadece cinsellik gelmesi, bir de kişilere tanrısal özellikler verilmesi.
İsmail okurunun profil resmi
Evet Uğur, ilk kitap iyi değildi fakat ikincisinde biraz toparlamış gibi. Ama yine de memnun kalınacak bir eser(seri) değil.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.