Şehrin, insanlığın, insanın çürümesi ancak bu denli güzel, bu denli etkileyici cümlelerle anlatılabilir. Her şeyden önce okurken insanda balık ekmek yeme hissi uyandırıyor. :))
O kadar güzel anlatılmış ki Menekşe halkının balığa doyumunu, yüzlerce kişinin sahilde verdiği balık ziyafetini, közü, mangalı, yardımlaşmayı, emeği, alın terini, denizi, kumu, çakılı, martıları, yeryüzünü, gökyüzünü, bulutları, ağızdan dolma söylentileri, haber uyduran gazeteleri, algı yönetimini... Sonra insanlığın tüm çağlarda olduğu gibi günümüzde de kötü olabildiğini.... Ama yine de bu kadar kötülüğün içinde temiz, iyi insanların da hep varolduğunu ve varolmaya devam edeceğini...
Yaşar Kemal, Deniz Küstü romanında bize, okuyucuya, insanlığa adım adım çürümenin tasvirini yaparken diğer yandan da Balıkçı Selim'i ve yunuslarıyla tüm kötülüklere rağmen hala dimdik insancıl kalan bir taraf olduğunu da aktarıyor.
Ama yine de bir uyarıda bulunayım. Yaşar Kemal'in yazım diline, cümle kurulumuna, betimlemelerine, olayı anlayış tekniğine vakıf olmayanlar için kitap müthiş sıkıcı gelebilir. O yüzden bu durumda olan okurlardan bir isteğim olacak: Eğer Yaşar Kemal'in en azından bir kaç eserini daha önce okumamışsanız lütfen bu kitaba başlamayın, aksi takdirde başlayıp da yarım bıraktığınızda kitaba büyük haksızlık etmiş olursunuz.