Fazıl Say öyle içten bir dille yazmış ki; müzikle ilgisi sadece dinlemek olan beni, bu konuda ayrıntılı olarak düşünmeye sevk etti.
Bir müzik dinlerken kaçımız çalan enstrümanlara dikkat ederiz? Kaçımız o enstrümanları çalanları merak ederiz? Kaçımız günlerce , saatlerce harcanan emekleri düşünürüz? ( Profesyonel olarak ilgilenenler dışında)
Kendi adıma benim kriterlerim müziğin bana verdiği haz ve şarkının sözleridir. Genel olarak çevremdeki insanlara baktığımda ise durumun pek de farklı olmadığını görüyorum. Tanınmış bir müziği dinlerken solisti hepimiz biliriz ama piyanoda kim var diye kimse merak etmez :(
Böyle bir ülkede bir piyanist nasıl görünmez olmaktan çıkabilir?
Bir piyanist düşünün ki; bir şiirin duygusuna göre notalara ses versin!
Bir kadro düşünün ki; gece-gündüz demeden bu işe gönlünü versin!
Bir müzisyen düşünün ki; müzikle şiiri harmanlayıp, o dizeleri herkesin diline pelesenk etsin!
İşte başarı budur! Kendi özüne inerek özgün olanı ortaya çıkarmak budur! Fazıl Say'ın başarısı budur!
Bu başarısında yaşadıklarının önemi yadsınamaz. Madımak katliamında hayatını kaybeden babasının yakın arkadaşları Behçet Aysan ve Metin Altıok 'a olan bir nevi vefa borcu... Babasının bir edebiyatçı olması... Mesleğinin en başlarında henüz başarılı olmadan önce deli gibi şiirle uğraşması...
Kitap , "Dünyam, Yüzler, Şairlerim ve Çocuklarım" olmak üzere dört bölümden oluşuyor. İlk bölümde müziğe dair değişik bakış açıları ele alınmış. İkinci bölümde yazarımızın hayatında rolü olan dünyadan ve Türkiye'den pek çok sanat insanı anlatılmış. Üçüncü bölümde daha çok şiirler eşliğinde bestelediği eserleri yer alıyor. Dördüncü bölümde ise, ürettiği eserleri ve tuttuğu notlar okuyucuyla paylaşılıyor.
Son olarak kitabın ismini veren şiirle noktalayalım:
"Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi."