Yazının içinde bazı bölümlerin, mesela; "Bazen keder yatıya gelir ve zamanı eriştiğinde dengini toparlayıp gitmez." cümlesiyle başlayan paragrafın bende yaptığı çağrışımdan bahsetmek istiyorum sizin için de mahzuru yoksa, istemezseniz söyleyin yorumumu silerim :) Yıllar önce Stephen King okumaya başladığımda; yoğun bir ümitsizlik, insanı sinsi sinsi kollarına alan, sarmalayan bir korku, Tanrı'nın olmadığı ve ümit ışığının söndüğü bir evren hissetmiştim. Dean R. Koontz'un romanlarında ise; korku, dehşet ve çok ilginç, farklı öyküler olmasına rağmen tüm bunların yanısıra; Tanrı inancı, sevgi ve iyilik devam ettikçe hiç sönmeyecek bir ümit güneşi, İyinin ve iyiliğin eninde sonunda mutlaka kazanacağına dâir kesin bir inanç buldum ben. Tanrı'nın olmadığı yerde, sevginin olmadığı yerde ümitte tükeniyor!.. Stephen King nasıl sinsi sinsi damarlarımıza yayılan bir ümitsizlikle, kasvetle birlikte veriyorsa korkuyu, Dean R. Koontz'da damarlarımıza filizlenip yeşeren bir ümîdi; sevginin ve iyiliğin her hâlükârda gâlip geleceğine dâir inancı veriyor korkuyla birlikte... Allah Var, gam yok! Küçükken Transformers'ın çizgi dizisinde duyduğum bir sözü hatırlarım hep; "İyi iyi olmakla zâten baştan kazanmıştır, mücâdelenin netîcesinin ne olduğu önemli değil! İyi iyi olmakla baştan kazanmıştır!.." :) Kalın sağlıcakla :)