Kötü bir haber aldığınızda kime sığınırsınız? Elbette dostlarımızla konuşmak isteriz. Fakat bazı zamanlarda, her dostun her derdinizi anlayamayacağını hisseder, sizi en iyi anlayabilecek olana gidersiniz. Bu, doğal bir içgüdüdür sadece, diğerlerine verdiğiniz/vermediğiniz değer ile bir ilgisi yoktur. Okul ile ilgili sorunları sınıf arkadaşınızla, aileniz ile ilgili sorunları kuzeniniz ile paylaşmak gibi aslında. Ben de bu sabaha, içten içe korktuğum ama olacağını da bildiğim bir haberi alarak başladım. Hâlihazırda elimde bulunan iki kitaba sığınmak yerine (onlar bu kötü ruh halimi görmesinler, onlara yansıtmayayım istedim) tamamen içgüdüsel olarak Rilke’ye sığındım. Nedendir bilinmez, henüz çok iyi tanımadığım sevgili Rilke’nin ruhuma işlemek gibi bir güzel huyu var.
Sizlerden iyi olmasın, çok iyidir Rilke. Hayata bakış açısı çok iyi geliyor bana. Neredeyse 100 yıl olmasına rağmen aramızda. Aslında dünyanın sonu olmayan, çözüme kavuşacağını çok iyi bildiğim bir mesele için gözpınarlarımı kurutacak kadar kendimi üzdüğümü görünce biraz kızdı sanırım bana. Biraz sinirli fakat kaygılı bir ses tonuyla konuştu: “Fakat lütfen bir düşünün, bu büyük üzüntüler daha ziyade orta yerinizden geçip gitmediler mi? İçinizde birçok şey dönüşüme uğramadı mı, üzgün olduğunuz zamanlarda bir yerde, varlığınızın bir yerinde değişim geçirmediniz mi?” (sf. 52-Nora Kitap) Geçirdim elbet Rilkeciğim. Geçirdim tabii. Senin de elin değdi mutlaka bu değişime. Uzayda hiçbir ses kaybolmaz ya hani, senin sesin yüzyıl sonrasında buluyor beni. Küçücük tepeleri kocaman dağlar olarak gördüğüm ve onları aşıp ardını hiç göremeyeceğim sandığım noktalarda şu sözlerin tutacak elimden; “Belki de yaşamımızın bütün ejderhaları, yalnızca bizi bir kez güzel ve cesur görmeyi bekleyen prenseslerdir. Belki de korkunç olan her şey en temelde, bizden çare bekleyen çaresizlerdir.” (sf. 59) Böylece günün sonuna geldik sevgili Rilke ile. En sade cümleleri ile ruhumda bir ev kurup yerleşti kendileri. Ben de ‘bıraktım yaşam, başıma gelsin. İnanıyorum sana: yaşam haklıdır, ne olursa olsun.’ diyerek.
İşte böyle bir kitap Genç Şaire Mektuplar. Zor zamanlarınızda elinizden tutup size engelleri aşmanıza yardım edecek. Hatta belki engel sandıklarımızın da aslında yalnızca bir yanılsama olduğunu gösterecek. Mektuplar, en saf şekilde yansıtır kişinin duygularını. Rilke’nin bakışını seviyorum hayata. Birçok konuda çok güzel fikirleri var. Hayat, din, kadın-erkek konularında özellikle dikkate alınacak bakış açılarını gayet doyurucu açıklıyor bu 10 tane samimi mektupta. Dilerim bir gün yollarınız kesişir ve tanışırsınız Rilke ile. Hem “insan bu kitapları her okuyuşunda daha çok zevk alıyor, her seferinde daha müteşekkir oluyor ve bir şekilde daha iyi ve daha basit görüyor, yaşama olan inancı derinleşiyor ve yaşamda daha mesut oluyor ve daha büyüyor.” (sf. 20)