Efendim, bizde maalesef çoğunlukla tarih gerçekleri ortaya çıkarmak için değil, gerçeklerin üzerini örtmek için yazılır.
Eğer Osmanlı'yı Yılmaz Öztuna, Kadir Mısıroğlu, Ahmet Şimşirgil'den öğrenmeye kalkarsanız, karşınıza Yunus, Karacoğlan gibi hassas ruhlu gönül adamı ve Olympos tanrıları gibi güçlü "herşeye kadir" padişahlarla karşılaşırsınız.
Oysa, tahta çıkan her padişah öncelikle kaç kardeşi varsa, ilk iş olarak onları boğdurur, bunların hamile cariyelerini ise, ağzı bağlı çuvallar içinde, Sarayburnu'ndan denize attırırlardı.
M. Kemal'i de Turgut Özakman, Sinan Meydan, Yılmaz Özdil gibi militarist Kemalistlerden öğrenecek olursanız aynı durum çıkar karşınıza.
Oysa, tarihi bunlardan değil de din, tanrı ve ideolojik fikirlerden bağımsız düşünebilen, tarihi bir bilim olarak gören, akademik ve entelektüel ahlak sahibi gerçek tarihçilerden öğrenecek olursanız, bu günkü Saray rejimi, M. Kemal, II. Abdülhamid, Dördüncü Murat veya Yavuz Selim, hatta Hz. Muhammed arasında pek bir fark olmadığını görürsünüz.