Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

175 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
UYARI: Bu inceleme en koyu yalnızlıkların diplerinde el yordamıyla birbirini bulan okur-yazar dostluğunu, bu sayede okurun yazara karşı resmiyetsiz hitaplarını, sadece duygularla yoğrulmuş harfleri ve gecenin en derin hislerini barındırır. -Kulaklıklarınızı takınız: youtu.be/s5FPC3nSn1E -Ve derin bir nefes aldığınızdan emin olunuz.- Bilirsiniz, insan hayatında yıkılma, kırılma ve dönüm noktaları vardır. Bununla birlikte her kitabın da bir zamanı oluyor. Ruhun dinginliği, öfkenin şiddeti, çekilen acılar ve yaşanan mutlulukları kapsayan hayatımızın odalarında duygularla birlikte onlara denk düşen kitaplar da yerlerini alıyor böylelikle. Ellerimiz o anları yakalayarak cümleleri seçerken aynalara bakarız aynı zamanda. Kendi yansımamızı ararız sürekli, hislerimizi paylaşmak isteriz. “Kabuk Adam”dan sonra Aslı’yla ikinci buluşmamın daha yoğun duygular içermesi işte bu yüzden. Elimi atıp okumak istediğim hiçbir kitabı okuyamamanın getirdiği üzüntüyle raflara geri döndüğüm, aklımın en ufak bir sözcüğü ve cümleyi kabul etmediği böyle bir dönemde seslendi çünkü bana. Okumaktan çok yazmanın iyi geldiği zamanlarda her kitap, kalem olamıyor. Bu sesleniş, yazamadıklarımı bir kenara iterek kitaba yönelmemi sağladı. Kurmuş olduğum bu bağdan sonra gelen dostluk hissinden dolayı ismiyle hitap ediyorum artık kendisine. Kendimi kendime bile anlatamazken, kötü gün dostluklarının temsili niteliğinde bir çağrıyla hayatıma girip karşılıklı olarak duygularımızı paylaştığımızı hissettirdiği için. En çokta yalnızlığı paylaşarak Özdemir Asaf’ın yanılabildiğini bana gösterdiği için… Yazılmasının beş yıldan uzun bir süre olduğunu söylediği kitabın içinde yirmi dokuz metin bulunuyor. Ne bir kahraman ne bir hikaye. Sadece arayış var metinlerinde, kendini, insanları, dünyayı, en sevdiği ve seveceği adamı belki. Onun deyişiyle “hedefsiz bir yolculuk”. Zekasının ince kıvrımlarıyla tanıştım bu kitabında “Kabuk Adam”dan daha farklı olarak. Sözlerinin inceliğiyle ve çığlıkla karışık suskunluklarıyla. Dili sade olmasına rağmen su gibi akıp giden cümlelere sahip değil. Metinlerden bazılarını tekrar tekrar okudum. Bazen anlayamadığım, bazense çok sevdiğim için. Konsantre duygular ve cümleler barındırıyor tamamen. O açıdan zor kitap kategorisine konulabilir. Nasıl okunması gerektiğini ise kitap isminde gizleyen, aslında gizlemeyip açıkça belli eden kitaplardan biri “Hayatın Sessizliğinde”. Doğru zamanda doğru insanla karşılaşır gibi karşılaştığım bu kitabı zaman çarkımın farklı bir anına denk gelseydi bu kadar sever miydim? Emin değilim. Daha kısa sürede biter miydi? Kesinlikle evet. Peki anlamlandırabilir miydim? Kısmen evet. Çiğneyip yutabilir miydim metinlerini? Kesinlikle hayır. Bittikten sonra savaştan çıkmış gibi hissettim kendimi. O açıdan kendinizi çok iyi hissettiğiniz günlerde bu kitabı elinize almak, oksijen tüpü olmadan suya dalan bir dalgıcın, okyanusun derinlerindeki güzelliği keşfedemeden amaçsız bir çırpınmayla yüzeye çıkma isteğine dönüşecek tahminimce. Anlamaya çalışmadan geçmeyi okumaktan saymayanlar için bu kısmı ön hatırlatma olarak kabul edebiliriz. Okurken kendimi hem rahatsız hem de rahatlamış hissettim. Sesim oldu Aslı. Suların en derininde ve gökyüzünün en üstünde buluştuk. Önce gecenin yıkımını hissettiren tüm duyguları yaşadık ardından sabahı bekledik. Umutsuzluğun en derinini yaşarken birlikte umuda çıkan yolda yürüdük. Vurgun yemek kendi yalnızlığınla konuşmaktan daha öte bir şey değildi, onu gördüm bir kez daha. Ruhun çığlıklarının duyulmadığı sessizlikte bir sırdaş ararken bulduğum isim oldu. “Dışarı çık! Yaşam dışarıda ve onun kendisini yeterince ciddiye almayanlara nasıl öfkelendiğini öğrenmiş olmalısın” sözü yankılandı kulağımda kitap bittikten sonra. Nefes alma ihtiyacı yaratan kitaplardan biriyle birlikte su yüzeyine ulaştım, ciğerlerime derin bir hava doldurarak dışarı çıktım. Elimde beni soluksuz bırakan bir kitap ve bu sayede edindiğim bir dost var artık. "İşte böyle başlıyor bir varoluş öyküsü, kararsızca, üzerine ağ gibi atılmış boşluğa yakalanan sözcüklerin bedenleşmesiyle ve elbet düş kırıklığıyla… Bu benim öyküm olsun mu?"
Hayatın Sessizliğinde
Hayatın SessizliğindeAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 2017395 okunma
··
92 görüntüleme
Ahmet Mutlu okurunun profil resmi
İnsan kazanarak değil kaybederek öğrenir, acılar insanı büyütür incelemenizden sonra dertli bir şarkı açacağım, ne gam baki ne dem:)
Kıvılcım Y. okurunun profil resmi
Büyüyor ve öğreniyoruz yavaş yavaş. Ben usul usul yazıcaktım bir kağıda, Aslı çıkıp gelince buralara taştı dertler. Baki kalmayacağını bilerek benim için de dinleyin aynı şarkıyı :)
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.