21 kadın, 21 hikaye. Acıları sonucu deliren, deliren, deliren kadınlar. Öncelikle kitabı okurken çok zorlandığımı söylemek istiyorum. Sebebi dilinin ağır, konunun boğucu ya da kopuk falan olması değil. Hikayelerin gerçek hayattan, bizden ve hemcinslerimizden olması.
Kitap, kimisi anne, kimisi eş, kimisi evlat, kimisi kardeş kadınların yaşadığı acıları ve delirme olaylarını anlatıyor. Kitabın adını ilk duyduğumda açıkçası eğlenceli hikayeler bekliyordum ama tam aksine beni içine çeken çektikçe de yüreğimde sızı oluşturan bir kitap oldu.
Deli Kadın Hikayelerini okuyan birçok kitapseverin de belirttiği gibi "kadının adı yok" dedirten bir kitap gerçekten.
Mine Söğüt'ün okuduğum ikinci kitabıydı. Birincisi Beş Sevim Apartmanı. Onu da sevmiş ve etkilenmiştim. Kitabı tavsiye eder miyim? Evet ederim ama yaşayacağınız acı ve korkuya da hazırlıklı olun derim. Zaten hikaye bitimlerinde yer alan deli kadın tabloları da bu korkuyu az da olsa sergilemekte.
..
Mine Söğüt ile henüz tanışmamışlar için kısa bir not; cin peri hikayelerini çok sever.
Keyifli okumalar.