"Her kütüphanenin bir kimliği vardır elbet. Bir yanıyla tabut gibidir, uzun süre uğramayınca dikenli, yabanıl bitkiler sarar etrafını. Bir de genç, diri olanı vardır. Seninle birlikte değişir, kimlik değiştirir, ayna görevi görür... sanki kitaplar yerini, sırasını kimselere haber vermeden değiştirir." Diyor sayın Aysever sayfa 123'teki Kütüphane isimli denemesinde. Ben de bazen kütüphanemin önüne geçer tek tek dokunurum kitaplarıma. Elime alır karıştırırım bazılarını. İlk gözüme çarpanı değil elbette, insan yüreği işte elinin ilk gittikleri bellidir hep. Ama bazen daha kıyıda kalmışlara da dokunmak gerek. Bugün de Enver Aysever'e bir hatır sorma zamanı gelmiş dedim.
Denemelerden oluşan bu kitap edebiyat ve yazarlar hakkında hoş anlatılarla dolu, bana kalırsa. Çok sevilmemiş olmasını iktidara karşı söyleyeceklerini dizginleyememiş olmasından kaynaklanmış olabileceğine bağlıyorum. Bence de gerek yoktu, edebiyata adanmış bir kitap olsa daha güzel olabilirdi bana kalsa. Fakat zaten "edebiyattan sanata, güncel olaylardan siyasete, kişisel gelişimden astrolojiye çok geniş yelpaze"de konulardan bahsettiğini söylüyor. Algıda seçicilik meselesi, benim en dikkatimi çeken kısımlar edebiyat ile ilgili olanlar olmuş. :)