“ ‘Kalpsiz’ diyordu. ‘Oh evet, beni maruz görünüz; size ancak bu kelime ile hitap edebildiğim için beni affediniz… Bakınız, gaddar demiyorum… Çünkü hissetseydiniz, eminim ki sizin için çarpan bir kalbi çiğneyip geçmezdiniz… Halbuki siz çiğnediniz… Demek kalbiniz yoktu; hissetmiyordunuz; karşınızdakini kahrederken kahrolmaktaki elemleri, ıstırapları duymuyordunuz… Fakat ben…”