"Din ve inancı birbirinden ayırmışlardır.
Ortak ve değişmez inançları, değersiz
olduklarıdır. Değersiz oldukları için
saldırıya uğrayabileceklerini düşünürler, her an
korku içinde ve tetiktedirler.
Korkularını yatıştırabilmek için güç
peşindedirler. Bu gücü göstermek,
bunu güç olarak kabul ettirmek
zorunda hissederler. Bunun ispatı,
karşısındakinin korkması ya da saygı
göstermesidir. Bu durumda ondan
zarar gelmeyeceğini düşünerek geçici
olarak rahatlarlar.
Ne var ki, bu sonu gelmez çaba
değersizlik inancının yeniden üretimi,
sürekli beslenmesidir. İnançlarıyla asla
yüzleşmeyen, hiç sorgulamaksızın,
kayıtsız şartsız savunan elemanlar
değerli olduklarını düşündürebilecek,
hissettirebilecek her şeyi bir tehdit
olarak algılar ve hemen yok etmek için
saldırıya geçer."