Son sayfayı okudum ve dehşet içinde kitabı kapattım, okurken kendimi sürekli bir çıkmazda hissettim psikolojik geçişleri harika, duyguyu vermesi ve bunu yaparken aracıya ihtiyaç duymaması direkt anlatması beni çok etkiledi.
Kelebek koleksiyoncusu Frederick, takıntılı denecek kadar Miranda'ya aşıktır, tek isteği onun da kendisini sevmesini sağlamaktır. Zorla birini sevebilir misiniz? Özellikle de bir mahsende tutsakken? Bu kitapta "Stockholm Sendromu" yok sonuna kadar mücadele var.
"Yarari yok. Yaradılıştan kin tutan biri değilim. Sanki içimde bir yerde her gün bir miktar iyi niyet ve sevecenlik üretiliyor ve dışarı çıkması gerekiyor. İçimde tutmaya kalkarsam, mantarı patlatıyor."