Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Rekabet koşulları daha sıkı bir hale geldiğinde kendi içimize döndük ve okumaya , kurslara gitmeye başladık. Mutluluk arayışında yılmaya başladığımız o yıllarda , yeni bir mutluluk kaynağının biz aramadan kendi başına gelip kapımızı çalmasına şaşırdık. Yeni mutluluk kaynağımız bilgiydi. Bilgi , fazla talepkar olmayan son aşığımızdı. Yeni şeyler öğrendikçe mutlu oluyor , kendimizi daha yetişkin , daha adam sanıyorduk. Elbette bilgi , karşı cins ve tüketimden çok daha verimli bir mutluluk kaynağıydı. Ancak daha çok bildikçe , ne kadar az bildiğimizi kaygıyla fark ettik. Aklımız karıştı. Sadece bir konuyla ilgili tek kaynaktan beslenmiş kişi , tartışmada bizden baskın çıkabiliyordu. İddiacıydı , cahil cesareti vardı , çünkü bilgisi (doğru ya da yanlış ) saftı. Daha çok bildikçe teorisyen olarak kaldık. Zira harekete geçme gücümüz azaldı. Tehlikelerin farkına vardık. Şehir hayatının nimetleri ve politikalarının kirliliğinden bihaber olan çiftçinin bizden daha mutlu olduğunu fark ettiğimiz an , elimizdeki son mutluluk kaynağının kanat takıp bir başka bilgisizi kısa süreliğine mutlu etmek üzere bizi terk ettiğini gördük. Bu kaçıncı boynuzuydu mutluluğun bize taktığı? Küstük mutluluğa ve hayata. O dönemde depresyon adıyla öğrendiğimiz hastalık , son sevgilimiz olan bilgi mutluluğundan payımıza düşen veda busesiydi.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.