Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
3/10 puan verdi
Canınız sıkkın, kumandayı elinize almışsınız. Televizyonu da özellikle "şunu izleyeceğim" diyerek açmamışsınız. Başlıyorsunuz zaplamaya... Kanal 7 (veya Flash TV de olur) ye gelince duruyorsunuz. Yeni bir film başlıyor. Arka plan siyah, üzerine beyaz harflerle yazılmış filmin ismi: "Bir Küçük Osmancık Vardı"... "Ne lan bu? İçine edilen tarımın öksüz çocuğu, Osmancık pirincinin hikayesi olmasın sakın?" diye düşünecekseniz orada durun derim. Zira klasik Kanal 7 veya Flash TV senaryolarından ötesini izleyemeyeceksiniz. Şimdi isterseniz filme başladık bir kere deyip devam edin, isterseniz zap yapmaya kaldığınız yerden devam edin. Ben ilkini yaptım. Bizim Osmancık, Çorum'da yaşamıyor. İstanbullu, zengin bir ailenin çocuğu. Babası, abdestinde namazında (buraya dikkat), inşaat çivisi (!) ile sektöre girmiş, şimdi fabrikası var. Annesi ise haliyle (?) ev hanımı. Neyse efenim çok da hikayeye dalmayacağım, bu bizim Osmancık'ı kötü kötü adamlar kaçırıyorlar, daldan dala uçuruyorlar. Hikayeye dalmayacak olsam da bu, hikayeden kesitlerle bu kitabı yermeyeceğim anlamına gelmiyor. Bir kere öncelikle hikayedeki iyi insanların hepsi, dini vecibelerini yerine getiren Müslüman kişiler. Hatta sonradan doğru yolu bulan kötüler bile dine sarılıyorlar. Eyvallah. Lakin şuraya geleceğim ki, işte bu noktada çocukların zihnine, "dini vecibeleriyle meşgul kişiler iyidir" algısının bir tabu gibi yerleşmesini istemediğimden bunu dile getiriyorum. Çünkü çocuklara yönelik bir kitap bu. Ondan sonra, "Namaz kılıyor canım, ondan zarar gelmez" ya da "Ben onu Kur'an okurken gördüm, o haram yemez" anlayışıyla yetişen nesiller büyüyüp, kendi düşünce kalıplarında çocuklarla gelecek nesilleri inşa ediyorlar. Sorgulayan nesil diye bir kavram ortadan kalkıyor. Bunun yanında şekilci ve belli kalıplara oturtulmuş cinsiyetler de alttan alttan yedirilmiş kitaba. Mesela, sakallı nur yüzlü ise iyidir, giyimi kuşamı sana uymuyorsa kötüdür. Sana uygun giyinmeyenin zihniyeti de kötüdür. Kadın güçsüz ve duygusaldır, erkek durumu idare eder. Hatta öyle bir hal var ki, bizim Osmancık bile, başına ne geldiğini bilmediği halde, annesinin kendisini terk ettiğini düşünüp onu kötü belliyor. Ulan eşşoğlueşşek, o kadar yeteneklisin, tam bir "herbokolog"sun, kafan zehir gibi çalışıyor da mevzu bu olunca mı tek suçlanacak kişinin annen olduğunu düşünüyorsun? Ya baban seni annenin koynundan alıp da, haberi dahi olmadan oraya bıraktıysa? Ama yook, kadına yapıştır suçu, sür devam et. Bu arada, bizim bu pirinç olmayan Osmancık'ın yetiştiği aileye düşüşü de enteresan. Şoföre diyorlar ki, "Bulursan bir tane de bize getir"... Bu ne lan? Dalda mı yetişiyor bunlar? Gerçi öyle bir yerden geliyor ki çocuk, maşallah on tane de gelse yok demezsin, o derece. Abiyle ablada ne sağlam bir gen havuzu varsa, iki çocuk, ikisi de sapsarı saç, yemyeşil gözler, kibar burunlar, mülayim huylar, duru bir ses, insanın içine işleyen bir aura... Alkışlıyoruz. Hikayedeki bazı bağlantı noktaları hoşuma gittiği için en alt puandan değerlendirmedim ama yine de bu tip kitapları çocuklarınıza okutmayın. Adamakıllı, çocuklarınızın zihnini ve hayal gücünü geliştirecek binlerce kitap var piyasada.
Bir Küçük Osmancık Vardı
Bir Küçük Osmancık VardıHasan Nail Canat · Timaş Yayınları · 20142,489 okunma
··
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.