Tarih ve kurgu karıştırılırken iki dala da ayrı dikkat edilmesi gerekiyor. Yakın zamandaki Abum Rabum yazımda bahsetmiştim bundan. Hatta kitabın kurgu ve hikayenin sonu açısından zayıf kaldığını o yüzden tarihi bir roman beklentisinde okunursa daha faydalı olacağını belirtmiştim. Bilginin Efendisi de tarihi gerçeklerin yüzyıllar öncesinden bu yana nasıl domino taşı etkisi kazandığını gözler önüne seren bir eser. Bu etkiyi betimlerken de hem tarihi gerçeklere bağlı kalıyor hem de kurguyu önde tutan okurları fazlasıyla tatmin ediyor.
Osman Hoca'nın ilk Celile'sini okumuştum. Celile'de de karakterlerin dış görünüşü ve iç dünyası birbiriyle ilişkilendirerek o kadar güzel anlatılıyordu ki, bu unsurlar mekanlar ve olay örgüsü ile birleşince büyük bütçeli bir dönem filmi izliyormuşum gibi hissettiriyordu. Bilginin Efendisi'nde de çapraz kurgu sonucu geçmişin alevlerle aydınlanan dünyası ve günümüzün teknolojisi birlikte çok güzel anlatılıyor. Karakterlerin çeşitliliği ve aralarında kurulan köprü detaylı bir çalışmanın sonucu olduğunu fazlasıyla belli ediyor.
Söz konusu geçmişteki sırlar olunca daha gizemli bir atmosferin oluşmaması elde değil. Merak unsurunun kitabın sonuna kadar artarak devam etmesi ve dilin akıcılığı sayesinde sürat severler için hızlı bir roman Bilginin Efendisi. Akıcı anlatımıyla tarihi dolu dolu hissettiren, olay örgüsüyle fazlasıyla tatmin eden bir eser istiyorsanız, Bilginin Efendisi çok doğru bir seçim olacaktır.