David hume' un ilk yıllarında oluşturduğu felsefesinin yaşamının sonlarına kadar kendi süzgecinden geçirdiği, sadeleştirip yoğunlaştırdığı rafine bir metin bu. Felsefe yazım tarihinde anlaşılabilir, genel okuyucuya da hitap edebilen ve dünyanın bir nebze anlamlandırılabilmesine ön ayak olan ve maalesef az sayıda bulunan metinlerden biri bu. Mesela Kant okumalarını, kant çalışıp onun üstüne incelemeler yazan birinin desteği olmadan ilerletmeye çalışmak, tecrübelerime göre, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Aynı şey Heidegger, Hegel gibi büyük düşünürler için de geçerli. Hume, sanırım, hayatı boyunca aldığı eleştirileri değerlendirip, ilk oluşturduğu fikirleri, o dönem ortaya çıkan farklı düşünce sistemlerinden de yararlanarak, özetleyip sadeleştirerek genele daha fazla hitap edebilme kaygısı gütmüş. Metin hem ampirizmi ileri boyutlara taşıyor, skeptik itirazlara çok yerinde cevaplar sunuyor, metafizik düşüncenin doğasını ve sınırlarını tartışıyor hem de daha somut ve günlük meselelerle (özgürlük, mucize gibi) ilgili çok yerinde tespitler yapıyor. Felsefe metinlerine ilgi duyan ve bu konuda asgari bir birikime sahip olan herkesin okumasında fayda var.