26 Şubat'ında bir telefon gelir Türkiye'den . Can Yücel görüşmeye çağrılır. Telefona çıkan Can Yücel 'in yüzü bembeyazdı.
Güler Yücel'e
-" Hasan ölmüş..." der yavaşça.
-"Hangi Hasan?"
- " Bizim Hasan, babam..."
Yanına Shakespeare'lerini alıp gider cenazeye.
"Hayatta ben en çok babamı sevdim/ Karaçalılar gibi yardanbitme bir çocuk / Çarpı bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek - / Nasıl koşarsa ardındn bir devin, / O çapkın babamı ben öyle sevdim. " dizeleri o anlarda zihnine düşer.
Londra'dan İstanbul'a dönme vakti ise Nazım Hikmet'in ölümüyle gelir. 3 Haziran 1963'te Nazım Hikmet'in ölüm Haberi geldiginde , kahırdan kafayı çeker Can Yücel. Hem de gece nöbetinde