Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

445 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
260 günde okudu
"MODERN İKTİDAR BÜYÜK GÖZALTIDIR!" Gözaltı kavramından ne anlıyoruz, ya da ne sonuçlar doğurduğu hakkında bir fikri olan var mı? İşte bunun için en uygun kitap olarak önereceğim bu eseri biraz açıklama zorunluluğu hissettim kendimde. Michel Foucault 20. Yy'ın en büyük beyinlerinden biri bana göre, kitabında bahsi geçen gözaltı şöyle açıklanabilir: İktidarlar insanları bireyselleştirip kayıt altında tutuyor, çünkü kayıt altında tutulan insanın yönetimi daha kolaydır ve yöneticilerin belirledikleri çizgileri aşmaları daha zordur. Toplum olarak yapılan bir eylemin cezası birey olarak yapılan bir eylemin cezasına göre daha azdır ve karşı koyulması daha güçtür. İktidarlar çocukları okullarla, hastaları hastaneyle, askerleri orduyla, suçluları ise hapishanelerle kuşatıp bireyselleştiriyorlar. Modern iktidarın silahı kişiyi bireyselleştirip kuşatmak ve istediği yaptırımı uygulamak. Kitabın ana konuları şunlardır: Azap, Ceza, Disiplin ve Hapishane. Bu başlıklar altında bir çok farklı hapishanenin kayıtları incelenmiş, desteklemek için birçok fotoğrafları konulmuş ve olayın ciddiyetini kavramak için yaşanmış birçok ceza uygulaması kaynakları belirtilerek anlatılmıştır. Ve bunların hepsini tarihsel olarak ele almıştır Foucault. Şimdi başlıkları biraz inceleyelim: Azap: Fransa'da halka açık yapılan idam gösterileri suçluyu suçundan caydırmadığı gibi cinayetin normalleştirilip insanların şiddeti normal bir şeymiş gibi beyinlerinde kazınmasına neden olmuştur. Kısacası insanlar üzerinde derin psikolojik bozukluklar meydana getirmiş, azap çektirme aletleri insanların zamanla ona alışması ve şiddeti normalleştirmeyi beraberinde getirmiştir. Suça karşı verilen ceza suçluyu çaydırmaktan çok bir şova dönüşmüştür. Cezanın insan zihnindeki yaptırımını unutup bu şova kapılarak eğlenceli bir gösteriden ileriye gidememiştir. Ceza: "Cezalar ılımlı ve suçlarla orantılı olsun, ölüm cezası yalnızca cinayet işleyenlere verilsin..." Bu cezalardan sonra insanlar krallar ile karşı karşıya geliyor ve şu algı oluşuyordu insanlarda: " Kanın oluk gibi aktığını görmeye" alışan halk intikamın ancak kanla alınabileceğini düşünüyordu. Bu da toplum arasında huzursuzluğa neden oluyordu. Cellat halk ile yönetici arasında dişli görevini görüyor, hükümdar bunu ne kadar çevirirse o kadar kan akar ve bu uyumsuzluğa yol açar. Aslında halkın en cani suçlulara karşı bile ceza verilirken onun insan olduğunun unutulmaması gerektiğini istiyorlardı. Disiplin: Burda disiplinin mihenk taşı olan askerlerden bahsedeceğiz. Çünkü askerler disiplinin vücut bulmuş hâlidir. Ama asıl araştırılması gereken şudur; bedenin her toplumda zorlamayla, baskıyla nasıl oluyor da onu sıkan iktidarın bir malı oluyordu? Bunu söyle açıklamak daha mantıklı olur diye düşünüyorum beden iktidarın halk üzerindeki yaptırımın şekillenen kalıbıdır! Ama disiplin tarihsel olarak öncelikle eylemin mekan içinde kategorize edilmesiyle başlar. Yani bir araya gelme ve konulan kurallar ışığında filizlenme... Hayat sizden güçlülerin koyduğu kurallara uyma şeklinin adına disiplin denildiği bir kurumdur. Son olarak Hapishane: "Duvarlar suçun cezasıdır ve tutuklama kendi mevcudiyetini karşına koyar!" Hapishane ortamında herkesin ceza soluduğu suçlu ya da suçsuz insanların kefaret ödediği yerdir. Bireyleri bedenleri üzerinden çalışmayla, itaat ce yararlı kılmak üzere oluşturulan aletler bütününün genel biçimidir. Hapishaneden çıkan bir bireyin denetim ve gözetimden bağımsız bırakıldıktan sonra yaşamına dönmesine, ona alışmasına ve toplum tarafindan yadırganmasında mahkûmun hala cezasını çektiği ve ondan kurtulamayacağı anlamına gelir. Hapishaneler insanların suç işlemesini engelleyemiyor, çünkü; "Herkesin herkese karşı gözü dönmüş bir durumdayız!" Foucault bu kavramların hepsini çok güzel bir biçimde dile getirip farklı kaynaklardan yararlanarak kitabını tarihsel bir incelemenin ışığında ve nesnellikten uzaklaşmadan kaleme almıştır. Onun için yöneticiler ve iktidarlar toplumu kullanarak birbirinin aynı ve bireysele indirip hepsini kolaylıkla yönetebilecekleri insanlar haline gelene kadar mücadele ediyorlar. Temennimiz şudur, Farklı düşünebilen ve farklı olanı yadırgamayan kendi bilincinde ve aklı her türlü doğmalardan, baskılardan arınmış bir şekilde hareket edebilen nesiller oluşmasıdır. Buraya kadar incelemeyi okuyanlara teşekkür eder son olarak Foucault'nun sözüyle incelemeyi bitirmek istiyorum: "NORMAL İNSAN KURGUDUR!"
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin DoğuşuMichel Foucault · İmge Kitabevi Yayınları · 20131,126 okunma
··
445 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.