Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

123 syf.
9/10 puan verdi
Dikkat, çok ağır memleket hasreti içerir! Geçen haftalarda nereden geldiği bilinmez akşam akşam evin içini birden bire karadeniz müziği doldurdu. Benimle beraber odada bulunan babama dönüp “Ya baba” dedim, “Şimdi köyde olsak…” Tabi babam hemen ateşte mısıra, ocakta kestaneye, güzine (kuzine) üstünde çaya vurdurdu. Ama adım gibi eminim o dakika köyde olsak kesin uyumuş olurdu, hiç kaçmaz. Babamla yaptığımız kısa memleket sohbeti burada bitti. Ama gel gelelim benim içimde dışarı çıkmak için fırsat kollayan köy özlemi, bir türlü yerine oturmadı. Bir de sosyal medyanın meşhur #tbt gününde herkesin köy resmi paylaşmış olması üstüne tuz biber oldu. O haftalarda dedemden babaanneme, evin karşısındaki çeşmeden ince patika yoluna, sabah kuş cıvıltısından akşam ki cırcır böceklerinin sesine, denizinin dalgasından gökteki yıldız sayısına kadar memleketimi düşünürken her şey peri masalı gibiydi; bu kitabı okuyana kadar. Toz konduramadığımız ve mükemmel olduğunu düşündüğümüz bazı şeyler vardır ya hayatta; bence memleket bu listede başı çeker. Çünkü herkesin memleketi çok güzel, eşi benzeri yok, huzur dolu, insanları sıcakkanlı, yardımsever. Peki ya gerçek? Madem gerçek böyle sabah programlarında annelerimizin ağzı açık bir şekilde izlediği hikayeler nasıl çıkıyor o anlat anlat bitiremediğimiz memleketlerden? Memleket güzel şeydir. Sahiplenmek için illa tapu istemez, dedelerinin dedesini anlat yeter. Dağından tepesine, deresinden ovasına kadar senindir. Ama delisinden velisine, dedikoducusundan mazlumuna, hacısından ayyaşına kadar içindekilerle beraber. Diğer türlüsü peri masalı olur. Çay Güzeli, Erzurum’dan Rize’ye ince, uzun ve buruk bir yol çiziyor. Kitabın bir kısmı İsmail Saymaz’ın kendi anılarından, diğer kısım ise yine kendi kurguladığı hikayelerden oluşuyor. Eğer önsözünde kurgu kısmı belirtilmemiş olsaydı, kurgu hikayelerin gerçekliği konusunda şüpheye düşmezdim. Çünkü duyduğumuz, izlediğimiz şeylerden o kadar beslenmiş ki, gerçekten yaşanmış bile olabilirler. İsmail Saymaz, bize bu kitapla beraber bir bardak şekersiz çay veriyor, yanında da bir tane kıtlama şekeri. Diyor ki; “Bu çay benim memleketim, gerçek tadı bu. Biraz acıdır, azıcık da buruk. Fazla mı geldi? O zaman buyur sana şeker, bununla beraber iç. Ama gerçek tadı unutma.” Ben yine de köydeki dedikoducu tayfaya, onlara aykırı gelen bir şey söylediğimde “Gız Emine bu gıza n’olmuş? Okutunca boyle oluyo demekkin” diye söylenmelerine, dedeme durduk yere sarılınca uzaydan gelmişim gibi bakmalarına rağmen memleketimi seviyorum, neden bu kadar sevdiğimi bilmeden hem de. Yani diyorum ki; “Bak Vildan bu çay, bu da şeker. Acı mı geldi? At bir tane gitsin, ama gerçek tadı unutma” Not: Memleket hasreti hala ayakta.
Çay Güzeli
Çay Güzeliİsmail Saymaz · İletişim Yayıncılık · 2017422 okunma
··
61 görüntüleme
Selman Ç. okurunun profil resmi
Karadeniz'in İncisi güzel memleketim Sinop geldi aklıma şimdi :) Anılarla harmanlanmış güzel bir inceleme kalemine sağlık.
Vildan Yılmaz okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)) Benim de okurken aklıma kimseyi denize kıyısı olduğuna inandıramadığım memleketim Kastamonu gelmişti:))
3 sonraki yanıtı göster
Neslihan Ş. okurunun profil resmi
Yüreğinize sağlık Vildan hanım. Yaz olsa da köye gitsek. Teşekkürler...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.