Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
8/10 puan verdi
Aşık Veysel Şatıroğlu'na birçok halk ozanı ölmeden önce ziyaretine gider, onunla beraber onun türkülerini söyler, ondan feyiz alırlar. Ne var ki Aşık Veysel, kendisini ziyarete gelen hiç bir ozanın önünde ayağa kalkmaz, gelenleri oturduğu yerden selamlar hoş geldin eder, zaten gelen halk ozanlarininda Veysel'den böyle bir beklentisi yoktur. Çünkü Veysel onlar için coookktaaann Veysel olmuştur. Gel zaman git zaman Mahsuni Şerif Veysel'i ziyarete gider; Veysel, Mahsuni Şerif' in geldiği kendisine haber edilince ayağa kalkar, onu ayakta karşılar, ayakta ona hoş geldin eder. Mahsuni Şerif gittikten sonra etrafındakiler üstata sorar; üstat bu zamana kadar seni ziyarete gelen kimsenin önünde ayağa kalkmışlığın yoktur, bu ufak tefek adamın önünde ayağa kalkmışlığın ne ola? Veysel işte o zaman Mahsuni Şerif için dillerden dillere dolaşan cevabı verir: Bu gelen Pir Sultan Abdal'dır O günden sonra Mahsuni Şerif'e çağın Pir Sultan'ı denir. Aziz Nesin'in eserini okuyup bitirdikten sonra kendimce yazara çağın Nasreddin Hoca'sı demek geldi. Neden derseniz? Onun da Nasreddin Hoca gibi mizahi yönü, hazır cevapliligi, keskin zekası ve hiç bir dinsel kisve altına girmeyişi buna net bir cevap değil midir? Yazar dönemin carpikliligina, gidişatın yanlışlılığına, küpünü doldurup halkı sömürene en güzel cevabı güldürerek vermemiş midir? Çünkü gülmek bir eylem biçimidir, yazarında çarpık düzene karşı sergilediği en güzel ve en büyük eylemdir gülmek ve güldürmek. Tarihe baktığınız zaman uyanış ve uyandırılışlarda hep bir taraf zarar görmüş ve kan dökülmüştür. Oysa Nesin'in uyandırmışlığı kanla değil mizahladır. Elindeki en tehlikeli silah, kalemidir. Yazar kalemini kullanırken ayak ve koltuk altlarımızı değil, beynimizi gıdıklar. Yüzümüze bir tebessüm düştüğü gibi beynimize de kuşku ve düşünüp soru sormanın gel-gitleri düşer. Yani yazar güldürürken arkadan iş çevirmiyor, düşündürüyor ve uyandırıyor. Ufak tefek olduğu için bu adamı küçümseye bilirsiniz belki, ama siz onun öyle ufak tefek olduğuna bakmayın işlevi büyüktür ustanın :)) uyandırma konusunda en cenap horozdan daha gür çıkar sesi. Gerçi hoş vakitsiz öten horoz muamelesi cooookkk görmüştür ama yine de vaz geçmemiştir eğriye eğri, doğruya doğru demekten. Kitabı bitirdikten sonra Aziz Nesin'ne şu soruyu sordum: Aziz, nesin? O da bana şu cevabı verdi: Ben bir mizahcıyım. Her zorluk, her acı çeken de ille de mizahçı olmaz elbet, ama bu ağır koşullar kişinin mizahçı yeteneğini geliştirir... Mizahçı , kırgınlıklarını, nefretini, kinini, öfkesini, hıncını, bilinçli bir biçimde gerçekten yıkılması gereken hedefe yöneltebilir ve mizah silahını halkın yararına kullanabilirse, bir olumlu yıkıcı olur. Mizahçı sınıfıyla özdeşleşmiş olduğundan, kendini anlatırken sınıfını anlatmış olur... Kitaptaki her öykü çok güzeldi ama en çok "Du Bakali N'olecak" ve "İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış Biri" öyküleriydi Bu arada Tucco Herrara'ya selam olsun Kırmızı Tuborg yoktu dolabimda incelememe Efes Fıçı eşlik etti. Hatamiz varsa affola Keyifli okumalar...
Nah Kalkınırız
Nah KalkınırızAziz Nesin · Nesin Yayınları · 20221,521 okunma
··
100 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.