"İstanbul sokakları İtilaf devletlerinin süngülü askerleriyle dolmuştu. Boğaziçi, toplarını sağa sola çeviren düşman zırhlılarıyla, lacivert sularını göstermeyecek kadar örtülüydü.
Herkes ancak çok zorunlu ihtiyaçları için evlerinden çıkabiliyor, sokaklarda hatır ve hayâle gelmeyen hakaretlere uğramamak için caddelerin duvar diplerinden, büzülerek, eğilerek ve korkarak yürüyebiliyorlardı. Bütün tedbirlere rağmen yine bin türlü feci saldırı sahneleri eksik olmuyordu."