Kitap genel anlamda bir radyocunun kendi kendine olan konuşmalarından, sosyal yaşamı sorgulayışından bahsediyor gibi görünse de aslında doksanlı yılları ve o dönemdeki üniversitelilerin hüznünü,kafa karışıklığını, öfkesini, huzursuzluğunu, çaresizliğini yani kekeme çocuk oluşunu radyocunun iç sesi yada vicdanı olarak sunulmuş bir kitap.
Yazar bunu zaman zaman güzel birşekilde yansıtmış olsa da kitabı sevemedim.
Tarık tufan tarzını sevip okuyacaklara keyifli okumalar..