Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir olağanüstü kitabın daha sonuna geldik. Kitapla ilgili konuşmadan önce Søren Kierkegaard'dan bahsedeyim biraz. Varoluşçuluk düşüncesinin büyük babası olarak görebileceğimiz Søren, bu büyük eseri sadece 30 yaşındayken yazıyor, bu da büyük aşkı Regine Olsen'den ayrıldıktan iki yıl sonrasına ve ölümünden 12 yıl öncesine denk geliyor. Kitabı, Alastair Hannay'in muhteşem önsözü ile birlikte okudum ve gerçekten Kierkegaard felsefesini anlayabilmek için önemli olduğunu söyleyebilirim. Kitabın temel noktası Tevrat'tan alınan İbrahim'in İshak'ı kurban etme kararı verse de elbette ki sıradan bir din hikayesi ve imanı yüceltme girişiminden bahsedilemez. Kierkegaard'ın Faust, Agnete vs birçok hikâyeden yola çıktığını ve söylemek istediklerini temellendirmeye çalıştığını görüyoruz. Son olarak ise elbette ki dolaylı olarak da olsa Regine ile olan ilişkisinden ve bunun iç dünyasına etkisinden de küçük parçalar görüyoruz. Ne peki söylemek istedikleri? Hannay'ya söz verelim: "(Kierkegaard'ın söylemek istediğinin özeti) herkesin yaşamının anlam ve değeri; insanın dünyada, hem dışarıda hem de kendi ruhunun 'karanlık ihtirasları' içinde karşılaştığı ve katlanmak zorunda kaldığı 'yaratılışın öfkeli elementleri ve güçlerinden' değil, yaratılışın kaynağından aldığını kabul etmeye istekli ve bunu başarabilecek nitelikte olduğunun ispatıdır." Kierkegaard'ın bu noktada özellikle Hegel ve Sistem düşüncesine saldırdığını da not etmek lazım. Kierkegaard, Hegel'in bazı düşüncelerini temel olarak alsa da, Hegel'in sonunda doğru noktaya ulaşamadığını ve Hegelci Sistem düşüncesinin de insanlık için faydalı olmadığı görüşünde. Kierkegaard, "Bilimsel Olmayan Dipnotun Çözümü" nde şunları yazar : "Bu insanlar da aldanmışlardır. Bunlar "boş kafalıdır" zira var olmanın ne demek olduğunu, özel olma duygusunu kendilerine unutturan sistem tarafından yutulmalarına izin vermektedirler." Kierkegaard, bu yüzden başlangıç noktası olarak İbrahim'i seçmiştir. İbrahim'in 70 yıllık çocuk özlemine karşılık, imanın babası olma aşkıyla İshak'tan da vazgeçmesi, onu kurban etmeye hazır olması, Kierkegaard'ın kendi ifadesiyle "göklerde bir yere sahip olmak için, Tanrı'ya 'sen' diye hitap edebilmek için" bütün faniliği elinin tersiyle itmesi; işte bu "özel olma duygusu"nun gerçek anlamıdır, en üst noktasıdır. Hegelciler ve sol Hegelciler, bu özel olma duygusunu anlayamazlar, anlamak için de birşey yapamazlar. Onlar için Sistem'in kutsanması vardır. Varoluş sorunu yoktur, Varoluş'un aşılması yoktur. Kierkegaard'a göre varoluş sorunu aşılabilir. Kitapta da ısrarla insanın sahip olduğu değerler ve kendini aşma konusundaki yeteneklerinden bahsediyor. Søren, bekleneceği üzere, 'evrensel ahlâk yasası' fikrine karşı çıkıyor. İbrahim'in öyle bir inanışa bağlı kalması durumunda, Tanrı'yı dinlemeyi reddetmesi beklenirdi. Ama bu, İbrahim'in elinden özel olma şansını alırdı. İşte kişinin bu noktada kararsız kalması veya özel olmayı seçmemesi, üstada göre olmayacak iştir. Üstad, birçok yerde, çok çaba sarf etmesine rağmen bazı noktalarda İbrahim'i hâlâ anlayamadığını da açık yüreklilikle itiraf ediyor. İbrahim örneğiyle birlikte en çok karşı çıktığı noktalardan biri de, kilisenin ve Hegelciler inanç ve iman konusunu, akıllıca bir mantığa oturtma gayretinde olması. Søren'e göre bu da oldukça saçma ve yersiz, çünkü inanç dediğimiz şey asla akılla kavranılır birşey değil, bu bir nevi karanlık ve dışsal dünyanın içinde kavranamaz. -Regine'den vazgeçmesinin izlerini de burada görüyoruz- Üstad, inancını devam ettirmek ve bunları ifadeye ilham bulmak için Regine'e olan aşkını feda etme yürekliliği gösterdi. İbrahim imanın babası idi ama Søren başka bir noktaya geçti böylece. "Etik ile estetiğin düşman olmasını engelleyecek olan tek şey imandır." diyor üstad. Yine kendisinden sonra gelen Nietzsche gibi "yeni değer arayışı" içinde olduğunu görüyoruz. Onun değeri imandır ama bizim anladığımız gibi bir iman değildir. Ona göre, gerçek iman İbrahim'in yoludur. Öyle bir imanda bulunulmayan dünyada, etik ile estetik karşı karşıya gelecektir ve gerek toplumda, gerekse siyasette çatışma kaçınılmaz olacaktır. Kimse Søren'in düşünceleriyle hemfikir olmak zorunda değil ama düşünce tarihinde çok özel bir yere sahip olduğu ve düşünce sisteminin oldukça sağlam temellere sahip olduğu kuşku götürmez bir gerçek.
Korku ve Titreme
Korku ve TitremeSoren Kierkegaard · Araf Yayınları · 20131,702 okunma
··
1.414 görüntüleme
f okurunun profil resmi
İncelemeniz için teşekkür ederim, uzun zamandır okumayı düşündüğüm bir eser hakkında zihnimde genel bir çerçeve oluştu. Size hangi yayınevinden okuduğunuzu ve çeviriyi nasıl bulduğunuzu sormak istiyorum, çünkü baktığım kadarıyla oldukça çeşitli yayın evinden çıkmış ve farklı tercümanlarca çevrilmiş.
arifsahin okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim, Anka yayınları, çevirmen İbrahim Kapaklıkaya, ben oldukça tatmin oldum çalışmadan
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.