Öncelikle kitapta bol miktarda yazarlara, şairlere ve tanrılara ithaflar bulunacak. Geçmişte yaşayıp onlarla konuşmayı seven insanlara özellikle önerebilirim sırf bu yüzden.
Gerard De Nerval'in ilk aşkına olan masum hislerini(her daim bir parça saf kalmaya devam edecek olan o tatlılığı, kirletilemezliği), çocukken ve büyüdüğü zamanki ona bakış açısıyla edebi bir dille okuyabiliriz. Sylvie'ye ihanet ettiğini hissettiği anları da alışkanlıkları da eskiye, hatta çocukluğa duyulan özlemi de buram buram. Aşkın dinamik yapısı, büyüdükçe farklılaşan ilişkilerin samimiyeti doğal yansıtılmış.
Belki aşk bu haliyle daha güzeldir. Sürekli durağan ve kararlı kalabilseydi onun coşkusuna duyulan hasretten bahsedemezdik. Hoş, en güzel şiirler de göller yerine kestirilemeyen denizlere yazılmamış mıdır ki?