Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

318 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
''Sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması?'' Böyle diyordu Ömer Hayyam. Çağının astronomu, filozofu, bilim adamı ve en güzel şairi. Akılları başlardan alacak şekilde, düşüncenin ve fikirlerin sendelendiği rubaileri bizlere kazandırmış bir gönül adamı. Nasıl tanırdık peki biz Hayyam'ı? Bol bol şarap içen, kadın ve zevk temalı yazıları, Tanrı'ya, Hüdâya sitem dolu sözler? Mesela; Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle. Anam anam, bir ateistin eline geçmesin. Bütün inananları, özellikle Müslümanları bu dörtlükle avlarlar.:) Ama bakın burada da ne varmış?#28912811 Ne oldu peki? Bir dörtlük nasıl olur da bu kadar güzel açıklanabilir? Hayyam cevap verdiği için galiba. Hayyam niçin bu kadar güzel cevap veriyordu peki? Yaşamı ve Yaratıcıyı tanıdığı veya daha çok tanımak istediği için olmasın? Bizler öldürürken, o yaşatıyordu. Bizler tartışırken, o düşünüyordu. Korkmuyordu Yaratıcıdan, ''Neden korkacağım, korkarsam sevmenin anlamı nedir peki?'' diyordu. Bir kişinin O'na gelip '' Sen mescitler için yatılacak, uyunacak yer demişsin, ayıp değil mi?'' demesi üzerine Hayyam '' Sadece Rabbiyle barışık olan mescit ve camilerde rahat uyuyabilir'' gibi çok veciz bir cevap veriyordu. Ayrıca ölümü, İslamı ve Yaratıcıya karşı saygıyı, Allah'ı sevmeyi de herkesten daha güzel yapıyordu. Hem de can alıcı dörtlükleriyle: #28990204 Hayyam kimsenin tekelinde olmamalıdır. Semerkant, Buhara, Isfahan gibi kentlerin mezhepleriyle, özellikle İslam diniyle iç içe yaşamış olan Hayyam yobaz ve cahil düşüncelerden uzak kalmıştır hep. İnsana insan diye bakmıştır. Kitabın ilk bölümleri; Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk gibi şahsiyetlerin yaşamları üzerineydi ve gayet beğendim. Sonraki bölümler ise kitabın başında da geçen bir araştırmacının yazma(Rubai) üzerine kurgulanması ve Titanik'de batan ve kaybolan yazmanın peşinde koşması olarak geçiyor. Buralar biraz sıkıcıydı. Nizamülmülk gerçekten zeki biriymiş. Bunun yanında bir zeki kişi var ki o da Hasan Sabbah. Meşhur Alamut Kalesinin efsanevi komutanı. Müritlerini cennet ve şehitlikle büyüleyip düşmanlarına ölüm kusması. Müthiş bir efsane. Dürüst bir insan ama bazı yerlerde menfaatçiliğe kaçmış.:) Mesela eserde bir bölümde, sayfa 108'de '' Bu Peygamber öleli çok oldu, onun gerçekten var olduğunu ve bize nakledildiği gibi konuştuğunu nereden bileceğiz?'' diyor. Fakat hemen bir sonraki sahifede kendisinin meşhur bir İmam olduğunu ve yine Peygamberimizin hadisine göre 'Kum şehrinden biri doğacak, insanları hak yoluna çağıracak' kendisinin müjdelendiğini belirtiyor. Ve bu hadisteki kişinin kendisi olduğunu ve bununla övündüğünü haykırıyor. Peki demezler mi, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Kendine gelince Peygamber var, sözleri gerçek. Müslümanlara gelince sorgu?! Sonuç olarak herkesin okuması ve özellikle Hayyam'ı tanıması, anlaması gereken bir eser. Hayyam'ın dörtlükleri başlı başına bir efsane. Kimileri rubailere, başka şairlerin dörtlüklerinin de geçtiğini, günümüze kadar pek azı gelebildiğini söylüyor. Nedir ne değildir bilemem ama vakanüvislerin anlattıklarına göre, özellikle Celali Takvimi ve 'x' sayısını icat eden bir insanın dörtlüğü bizleri etkisi altına alıyorsa, kesinlikle o dörtlük O'nundur...
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,5bin okunma
··
12 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
İyi günler, güzel bir inceleme olmuş elinize sağlık,. Ben de çok severim Semerkant'ı ve Maalouf'u. Yalnız şöyle bir şey var. Bu kitap tarihi bir roman, yani tarihi kişilikler ve bazı gerçekler kullanılarak yazılan bir kurmaca. Ömer Hayyam hakkında çok bir şey yok elimizde aslen, evet hayatıyla ilgili bazı bilgiler var ve rubaileri bir fikir verebiliyor bize. Ama kitaptaki bir çok olay sadece Maalouf'un yaratıcılığı ya ortaya çıkmış şeyler. Kendisi kesinlikle yalan yanlış şeyler söylemiyor dönem hakkında. Hatta Ömer Hayyam'a atfettiği sözler, bu kadar zeki bir insanın söyleyebileceği şeyler gerçekten. Ama her hangi bir kaynağa dayanmıyor çoğu kurmaca oldukları için. Tarihi romanlarda, tıpkı şu aralar gündemde olan tarihi diziler gibi, tarihi olduğu gibi anlatma zorunluluğu yoktur, yazar ana gerçeklere zarar vermeden istediği gibi süsleyebilir kurguyu. Amin Maalouf bu konuda en hassas isimlerden biri. Ama karakterlerin çoğu tarih kitaplarında bulacağımız önemli kişilikler de olsa sonuçta bu kitap bir kurgu. İsterseniz kitap hakkında detaylı bir çalışma var bu linkte. yusbed.yalova.edu.tr/article/downloa.... Teşekkürler tekrar
İsmail okurunun profil resmi
Merhaba Erhan Bey. Teşekkür ederim. Evet dediğiniz gibi, Maalouf, tarihi bir kurgu şeklinde çok güzel yansıtmış bu eserine. Diğerleri de güzeldir kesinlikle. Tabii kurgunun içinde Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah gibi kişilikler de yer alınca daha güzel olmuş. Zaten vermek istediği mesaj, Hayyam'ın dörtlüklerinin ve menkıbelerinin doğruluğundan, ziyade, onun yaşadığı dönem ve esrarengiz kişiliğini ortaya koymasıdır. Zaten yazarımız da konu ve yaşanmış olayları anlatırken, okuyucunun ve eserin selameti açısından, ''Vakanüvisler şöyle yazdılar, böyle yorumda bulundular'' gibi anektodlarla durumu zenginleştirmiş. Bir de kurgu karakter Bay Lesage ve yaşadığı izlenimler sıkıcıydı. Onun haricinde kitap gerçekten güzeldi. Alttaki linkte çok yararlı gerçekten. Teşekkürler...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.