Belki de en büyük yazınsal karakterler, asla tam olarak anlayamadığımız az sayıda kişidir. Yüz kafadarını kızının evine getiren dayanılmaz Lear; kısa bir süre gördüğü genç bir kıza saplantıyla tutulan kalbi kırık Dante; hayallerinde, kuruntularinda inat ettiği için dövülen, taşlanan, bela düşkünü, sanrılı
Don Quijote; neden gözyaşlarına boğarlar bizi, neden aklımızdan çıkmazlar, neden, her şeye karşın, yaşamın anlamlı olduğunu ima edip dururlar? Hiçbir neden göstermezler; var olduklarına "yeminle" inanmamızı, bunu kabul etmemizi, onaylamamızı isterler bizden.