Bireyciliği savunan genç bir varoluşçu için savaştan daha kötüsü olamazdı. Savaşın tüm bireysel düşünce ve kaygıları silip süpürme potansiyeli karşısında oyuncakları alınmış bir çocuk gibi kalakalma tehlikesi söz konusuydu. O sırada son derece hassas bir ruh hali içinde Paris'te yaşayan İngiliz gerçeküstücü şair David Gascoyne, kriz haftasını günlüğüne şöyle yazmıştı: "Savaşa dair en nefret uyandırıcı ve tiksinç şey, bireyin değerinin sıfıra indirgemesidir."