"Ömrüm hep yollarda hep aramakla geçse keşke
Kışkırtıyor beni, bir hain kıl kaçmış damarlarıma..
Basit bir türkü öğrenip köylünün birisinden,
Yollar boyunca hep onu, durmadan onu söylesem.
Issız tepelerde güneşe bakıp saati tahmin etsem
Haberim olmasa hiç perşembeden, pazartesiden..
Irgatlık etsem, çobanlık yapsam dağ başlarında.
Karnımı ben de doyururdum çökelekle, zeytin tanesile.
Yıldızlara baka baka dertleşerek yanımdakile
Ben de ısınsam güz akşamları meydan ateşlerinde.
İnan o zaman ölüm, hiç aklıma gelmeyecek Lütfücüğüm,
Serseriliğe, insanlara, toprağa meylim var.
Amma gel gör ki bir masa başındayım akşama kadar
Halbuki böyle perişan ve serazat yaşamak istiyor gönlüm…"
Demiş mi Turgut Uyar? Demişse ne güzel demiş. Söyleyemediklerimizi de söylemiş. Çığlık çığlığa anlatmak istediklerimizi anlatmış usulca.