ACABA DİYORUM İNSAN DENİNCE HATIRLANIYOR MUYUZ?
“ her fikir yansızdır ,ya da öyle olmalıdır;ama insan onu canlandırır,alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona ;saflığını yitirmiş ,inanca dönüştürülmüş fikir ,zaman içindeki yerini alır,bir olay çehresine bürünür .Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur ..ideolojiler ,doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.”
Bir kitaba anca bu kadar güzel ve derin başlanabilirdi.Kaçıncı defa okudum anlamak için bilmiyorum .Felsefenin en sevdiğim yanı da her okunuşunda akla yeni yorumlar getirmesi .
Çürümenin kitabı;insanlığın bir özet kitabı,varoluşçuluk,insan ,tanrı ,
İnanç,iyilik ve kötülüğün tezatlığı,hayat ve ölüm ,daha bir çok konu üzerine derin bir düşünce kitabı.
DİKKAT!!!
Kitaba başlayacaklar için birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum.
1-Kitabı okurken yalnız olduğunuzdan ,sessiz ve sakin bir ortamda bulunduğunuzdan emin olun çünkü bu kitap kalabalık bir ortamda ayak üstü okunabilecek bir kitap değil.
2-Kitabı okurken yanınızda mutlaka bir kalem ve bir not defteri bulundurmanızı öneririm .
3-Beğendiğiniz ve not aldığınız alıntıları kitabı bitirdikten sonra bir daha okumanız ,verilmek istenen mesajı daha iyi algılamanızı sağlayacak .
4-Son olarak asla bir ön yargıyla başlamayın ve kesinlikle bırakmayın .
Her cümlesi çok kıymetli ,her kelimesi çok çarpıcı kitaptan beni en çok sarsan insan,tanrı,ölüm ,hayat
Üzerine olan tespitleriydi.Kitabın bütününden çıkardığım varsayımlar şöyle ki:
İNSANA DAİR
“İdeal bir şekilde zihni açık ,yani ideal bir şekilde normal insan ,içindeki “hiçlikten” başka hiçbir şeye tutunmamalıdır..”
Oysa bizler varoluşumuzu dahi bir şeylere tutundururuz .Benliğimizi arzularımıza ve ihtiyaçlarımıza kaptırırız.Bir süre sonra ruhumuz ve algılarımız bu yönde şekillenir.
İyilik ve kötülüğe dair algılarımız bile bize göre şekillenir bu sayede .
Doğru yada yanlışı ayırt edemediğimiz bir hal aldığında benliğimiz ,ki insan belli bir yaşa geldiğinde herşeyi farkına vardığı ve hayatı anladığı kanısına varır .Bu yüzden ;” Vaaz verme çılgınlığı içmizde öylesine yer etmiştir ki ,korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar.Her insan ,kendinin bir şey önereceği ânı bekler :Ne önerdiği önemli değildir.Bir sesi vardır ya ,o yeter .Ne sağır ,ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz ...”
TANRIYA DAİR
Tanrı :Ürküntülerimizin üzerine dosdoğru düşüş;hiçbir ümide kanmayan arayışlarımızın ortasına yıldırım gibi inen selâmet ;tesellisiz kalmış ve zaten teselli edilmek de istemeyen kibrimizin dolambaçsız bir biçimde geçersizleşmesi;bireyin kızağa çekilme yolunda ilerlemesi;endişe noksanlığı yüzünden ruhun işsiz kalması..
E.M.Cioran ‘ın yazdıklarından şu çıkarımlarda bulunuyorum kendimce .Onun anlattıklarından yola çıkılarak şu sorular cevaplanmalı asıl .İçimizdeki korku mu bizi bir tanrı inancına götürür?
Yoksa insan bir hiçten yaratılma düşüncesini fazla mı basit bulur ?
Yada bir Tanrı tarafından yaratılmış olmak onu daha üstün mü kılar? Bir hiçten varolmak şüphesini bitirmek için en kestirme çözümdür belkide tanrı.Şüphe insanı kemiren en kötü duygudur çünkü .Öldüğümüzde bizi karşılayacak kimsenin olmayacağı korkusu,beraberinde karşılayan ve yargılan birinin olma düşüncesi hayat boyu kemirir içimizi.
“Yanılmak,kandırılmış olarak yaşamak ve ölmek ;insanların yaptığı budur.Ama bizi Tanrının içinde yok olmaktan koruyan ve bütün anlarımızı ,hiç etemeyeceğimiz dualara dönüştüren bir haysiyet de vardır .”
Asla Tanrı tanımaz değil ,ancak tamamiyle tanrı bağımlısı da değil.
HAYATA -ÖLÜME DAİR
İnsan ile “insan “arasında bir ince çizgi vardır .Tıpkı hayat ile ölüm arasında olduğu gibi .Biri mutlak ve kesin ,diğeri belirsiz ve süresiz .
Çoğumuz ölümden korkarız.Çünkü bir son olduğuna inanırız .Buna sahip olduğumuz dinler ve inançlar bile engel olamaz .İnsanın yaşadığı en büyük ironi belkide budur .Herkes öldükten sonra bir yaşam ümidiyle yaşar ama asla ölmek istemez .Çünkü her ne kadar zor ,sıkıntılı ve kısa olsa da ;hayat daha keyifli ve çekicidir .Bu yüzden ölüm daha sert ve korkunç gözükür .
“Hiçbir şeye dayanmadığı için bir gerçeğin gerekçesi bile bulunmadığı için ,hayata sebat ederiz .Ölüm fazla kesindir ;bütün sebepler onun tarafında bulunur.”
Oysa Emelie ye göre asıl korkunç olan hayattır .Çünkü:” Hükümsüz sırları biriktire biriktire ,anlamsızlığı tekeline ala ala,hayat ölümden fazla ürküntü verir .Büyük meçhul odur.”
EN BEĞENDİĞİM ALINTI
“Ölüm duygusu olan insanla bu duyguya hiç sahip olmayan insan arasında ,iletişimi mümkün olmayan iki dünyanın uçurumu açılır ;bununla birlikte ikisi de ölür ;fakat biri ölümünden habersizdir ,ötekiyse bunu bilir ;biri sadece bir anda ölür ,ötekiyse sürekli ölmektedir.”
BENİ EN ÇOK SARSAN ALINTI
Hayatla dolup taştığı için,Şeytan’ın hiçbir sığınağı yoktur:İnsan kendini Şeytan ‘da çok fazla bulduğu için O’na tapamaz;ondan bilerek nefret eder;-kendinden-yüz çevirir ve Tanrı’nın yoksul vasıflarını ayakta tutar.Ama Şeytan bundan şikayetçi değildir ve bir din kurmaya hiç heveslenmez:Zayıflatılmamasını ve unutulmamasını temin etmek için burada değil miyiz biz?”
KÜÇÜK BİR ELEŞTİRİ
İnsan ,varoluşçuluk ve daha birçok konudaki görüşleri hakikaten okunmaya ve düşünmeye değerdi .Ancak bir çok konunun sonunda Tanrı’ya eleştirisel bir yaklaşımda bulunması ,hatta çok sert ifadeler kullanması gereksiz tekrarlara düştüğünü hissettirdi.Örneğin;”Niçin Tanrı o kadar soluk,o kadar dermansız ve o kadar vasat bir çekiciliktedir?Niçin ilginçlik ,tutarlılık ve güncellikten yoksundur ve bize o kadar az benzer ?Bundan daha az insanbiçimli ve bundan daha ucuz bir biçimde uzak bir imge var mıdır?”
KÜÇÜK BİR SİTEM
Yazılabilecek konuşulabilecek hemen her konu üzerinde felsefik bir yaklaşımla bir fikir beyan eden yazar niçin kadına dair yıkıcı eleştirileri tercih etmiştir .Filozofların bir öz kimlik arayışı cinsiyet ayırımı gözetmeli midir ?Yani savunacağı tezi kadınları aşağılayarak yapan birinin savunduklarını kendi elleriyle çürütmesinden başka nedir bu ?
Kadını bu kadar ucuz,tüm günahların suçlusu,kendi deyimiyle “yosma “şeklinde tanımlaması kadın düşmanlığından başka bir şey değildir .
........................&................................
Felsefecilerin hep bir tanrı tanımaz yanları varmış gibi gelir bize .Belki de herşeyi bu kadar irdelemeleri ,karşı çıkmaları bizi bu düşünceye sevk eder.Çürümenin kitabı doğrusu ,yanlışıyla çok yönlü bir kitap kesinlikle .Sıkılmadan okuyacağınızdan eminim .Kendinize bir şans verin ve mutlaka okuyun derim .
Kayıp gitmemiz yakındır ,ama kaçınılmaz değildir.İlginç bir kazadır ,ama hiç yeni değildir;korkularımızın ufkunda şimdiden bir tebessüm doğmaktadır ..duanın kucağına hiç düşmeyeceğizdir...Zira sonunda O kazanmamalıdır;büyük harfle yazılan ismini lekelemek ,istihzamıza düşer;saçtığı titremeleri dağıtmak da yüreğimize..