Felaketzedeler evi...
.
Tam bir felaket evi... Bir evi felaket yapan nedir? Birbirine yabancı ve herbirinin sorunlu olduğu insanlardan oluşan bir evde yaşadığı bir evde yaşamak mı? Evin sözümona idarecileri tarafından sürekli bir şiddete maruz kalmak mı? Hiçbir zaman yıkanmayan, kokuşmuş havlular, kıyafetler, çamaşırlarla yaşamak zorunda olmak mı? Birileri tarafından taciz edilip durmak mı? Ya da yoksa oraya bir kaçık olarak kapatılmak mı? Bunların hangisi?
.
Peki ya evim demeye bin şahit olan bu bakım evine kapatılsanız, zaten iyi durumda olmayan psikolojiniz daha iyiye mi giderdi yoksa daha kötüye mi?
.
Yazarın hayatını büyük ölçüde yansıtan bu kitap Amerika'daki bakım evlerinin içinde yaşananları bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne seriyor. Anlatımı itibariyle de çok güçlü anlatıma sahip olan bu kitabı alıp okuyun diyorum. Zira tek oturuşta sizi sürükleyip götürüyor ve ne olacağını büyük bir merakla okumaya devam ediyorsunuz.
.
Kitabın-yine-beni üzen diğer yanlarından birisi ise yazarının intihar etmiş olmasıydı. .Neden bu kadat çok hayatından bezen insanlar var?" sorusunu sürekli düşünür hale geldim. Evet belki de haklılar. Gerçekten. Ama geride bıraktıklarını ne denli üzdüklerinden haberleri yok mu? Ya da kimsenin üzülmeyecegini düşündükleri için mi bunu yapıyorlar?
.
Bütün insanlık adına ben üzgünüm. Yetmez mi?